15 Temmuz soruları

Madem sormak hakikati rendeçler, madem merak ilmin hocasıdır ve madem gazetecilik araştırmayı gerektirir ki okuyucularına projektör tutsun.Biz de bu bağlamda sorularla doğrulara müşteriyiz, ne kimseyi suçlamak ve ne de kimseyi aklamak derdinde değiliz. Derdimiz hak hukuk ve adalettir. 15 Temmuz öncesi, vukuu ve sonrasıyla tam bir paradoks barındırıyor. "Yumurta mı tavuktan çıkar, yoksa tavuk mu yumurtadan" gibi... Neyi nereye oturtacağımız akla ziyan denklemler yumağı... Daha ilk dakikada öne mi çekildi, planlı mıydı, darbe içinde karşı darbe miydi, kim hain, kim vatansever; Hulusi Akar, Ömer Halisdemir, Erol Olçok, Adil Öksüz, silahsız askerî öğrencilerin kafasını kesen asker dışı güçler, Erdoğan'ı Marmaris'ten sağsalim getiren pilotların cemaatçi olup tutuklanmaları v.s. Binlerce beyin kablolarını yakan çelişkiler doğrulanmayı bekliyor. İşte o soruların en başında gelen, Erdoğan'ın daha ilk dakikada mikrofonlara dediği; "15 Temmuz Allah'ın bir lütfu" ifşaatı. Acaba bu lütuf; cemaatçi dediği kendi memuruyla köpürtülen "Ergenekon ve Balyoz" kumpas davalarında hapisler ve tasfiyeler olduğu gibi, 15 Temmuzla da "beraber yürüdük"lerini yolda bulduklarıyla tasfiye etmek için yine bir kumpas kurulduğu iddiaları... (Başka bir ifadeyle bir taşla bir kaç kuş vurmak...) Lütuf demişken; Norveç'li gazeteci ve yönetmen Johren Lorenzten Oslo'da galasını yaptığı "15 Temmuz Allah'ın bir lütfu" adlı belgeselde askerî okul öğrencilerine dikkat çekiyor. Gerçekten silahsız ve hiç bir şeyden habersiz o gençlerin o gece köprüde ne işleri vardı Ve bir kısmını katleden asker dışında hangi güçlerdi Tuhaflıklar zinciri peş peşe... İlk defa sivil inisiyatifle alındığı iddia edilen bir darbenin araştırılmasını hem Mecliste hem de mahkemelerde kimin ve neden engellendiği... Aynen 12 Eylül darbesine giden yolda Org. Bedreddin Demirel'in dediği "ihtilal olgunlaşsın diye akan kanlara bir yıl seyirci kalındı" itirafında olduğu gibi, 15 Temmuz darbe kalkışmasını aylar evvel bilindiği ve iktidarın