Boğaziçi için bir mektup!

Boğaziçi Üniversitesi'nde öğrenciler ve öğretim üyelerinin birlikte başlattığı; "atanmış rektör değil seçilmiş rektör istiyoruz. Üniversitemizi dünya ölçüsünde başarılı kılan ve bugünlere taşıyan değerlerin korunmasını talep ediyoruz"direnişi 500 gününü doldurdu.Boğaziçi örnek oldu.Buz kırıcı.Bayrak taşıyıcı oldu.Önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin ihtiyacı olan"Üniversite Reformu"yapılınca Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve öğretim üyelerinin dile getirdiği"değerlerin" yol gösterici olacağına inanıyorum.Çok yazı yazıldı.Kitaplar basıldı.Kolejden üniversiteye dönüşmesini anlatan"Boğaziçi'nde Yanan Meşale"adlı yeni yayımlanan bir kitabı ben de bu köşede siz okurlara duyurmuştum. Bu yazı üzerineFaruk Pekinbana bir mektup gönderdi. Faruk Pekin, Boğaziçi'nin Robert Koleji'nden üniversiteye dönüşmesi sürecini yaşamış ve o yıllarda Öğrenci Birliği'nin başkalığını yapmış mezunlardan biri olduğu için gönderdiği tamamlayıcı bilgileri size de aktarmayı borç bildim.Faruk Pekin'in mektubu:"Robert Kolej Yüksek Okulu'nun Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşüm süreci 1968-69 ders yılında başlatılmıştır. Başlatan 1968 mayısında Robert Kolej Öğrenci Birliği Yönetim Kurulu'dur.Yönetim Kurulu farklı görüşlerden 12 üyeden oluşuyordu ve doğrudan sandıkta oy verme yöntemiyle, oylamaya katılanların yaklaşık yüzde 94'ünün oyunu almıştı."Robert Kolej Millileştirilmelidir"mücadelesi daha sonra 1969-70 ders yılında RKÖB yöneticileriAli Çınar, Ali Eşref Turan, Barış Trak ve arkadaşları, 1970-71 ders yılında daMehmet Yaltırtarafından sürdürüldü. Forumlar, boykotlar birbirini izledi. Bu forumların yıldızı sonradan İÜ İktisat Fakültesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapan Robert Kolej Fikir KulübüüyesiNail Satlıgan'dı. "Robert Kolej değil, özerk üniversite"sloganı, o günkü mücadele birkaç kişinin değil, inançlı, kararlı, katılımcı tüm okul öğrencilerinindir.İki gelişme oldu.Her şeyi hızlandırdı.Birincisi:Anayasa Mahkemesi 12 Ocak 1971'de Robert Kolej dahil tüm özel okulları kapatma kararı verdi.Ve 6 aylık bir tasfiye zamanıtanıdı.Bu karar Türkiye üniversite gençliğinin özel yüksek okullara karşı sürdürdüğü kararlı mücadelenin sonucuydu. 1967-68 dönemi üniversite gençliğinin İstanbul-Ankara yürüyüşü olmasaydı, gençlik 1967-71 yılları arasında özel okullar sorununu öylesine gündeme taşımasaydı, inançla konuyu Anayasal düzlemde kamuoyuna mâl etmeseydi AYM kararı böyle olmayabilirdi. Bu müdahale sonradan 68 gençliği olarak