En yüce değer: Emek!

Alın teriyle geçinenler. Emekleriyle dayanışanlar. Fikir ve düşünce, iş ahlakı ve inanç cephelerinde birleşebilenler; yani güçlerini 1 Mayıs'ın tarihinden alanlar bugün "Emek Bayramı'nı" kutluyorlar.

Ben yazı emekçisiyim.

Sınıf bilincim var.

Ben de kutluyorum.

En yüce değer:

Emek.

Yaşasın 1 Mayıs.

Taksim'e çok pahalı, gösterişli cami diktiler. Tam karşısına, daha az harcamayla eskisini onarmak varken, yıkıp çok pahalı kültür sarayı da yenilediler. Camiler ve kültür merkezleri emek sayesinde yükseldi. Taksim'de 1 Mayıs Emek Bayramı'nın kutlanması ise bu yıl yine yasaklandı.

Altı boş bir iddia.

"Güvenliği sağlayamayız" diyorlar. İstanbul'un başka büyük meydanlarında "güvenliği sağlayabilen" nasıl oluyor da söz konusu Taksim olunca güvenlik yetersiz kalıyor

İngiltere Londra.

Trafalgar Meydanı.

Şehrin merkezi.

1 Mayıs kutlanıyor.

Fransa Paris.

Bastille Meydanı.

Şehrin merkezi.

1 Mayıs kutlanıyor.

ABD Washington.

Beyaz Saray bitişiği.

Şehrin merkezi.

1 Mayıs kutlanıyor.

Rusya Moskova.

Kızıl Meydan.

Şehrin merkezi.

1 Mayıs kutlanıyor.

Almanya'da Berlin'de, İtalya'da Roma'da, Avusturya'da Viyana'da, İspanya'da Barcelona'da, Yunanistan'da Atina'da şehir merkezlerindeki meydanda 1 Mayıs kutlanıyor.

Bu meydanların hepsinde "emek bayramı hafızası" doğduğu için Taksim Meydanı'nın da 1 Mayıs'ta emekçi dayanışmasına açılması bir hak kabul edildi. Bizim Anayasa Mahkemesi de aldığı kararla bu hakkı kabul etti. Bu hakkın tarihi çok özetle şöyle: Fabrikalarda seri üretim sırasında makine ve insan emeğinin buluştuğu yıllardı. Emekçi olmadan üretim, üretim olmadan "artı değer" ve artı değer olmadan "sermaye sınıfı, fabrika, holding sahibi" olamazdı. İşçi sınıfı, sermaye sınıfı ile birlikte doğdu.
Erkek emeği.
Kadın emeği.
Çocuk emeği.
Fabrikalarda, atölyelerde, madenlerde, taş ocaklarında günde 16 ile 18 saat dinlenmeden, ara vermeden, her tür haktan yoksun, karın tokluğuna çalıştırılıyorlardı.

Çalışma koşulları işçiler için korkunçtu. İlk adım gerekiyordu. İlk adımı taş ve inşaat işçileri attılar. 1856 yılında Avustralya'nın Melbourne şehrinde taş ve inşaat işçileri, "sekiz saatlik iş günü" isteğiyle üniversitenin kapısından Parlamento'nun kapısına yürüyüş yaptılar. Bunu 30 yıl sonra Amerika'da "1 Mayıs 1886 günü" işçilerin "günde 12 saat yerine 8 saat çalışmak"talep eden iş bırakma eylemi izledi.
500 bin işçi yürüdü..
En önemlisi"siyah ve beyaz derili işçiler"aynı istek için birlikte ayağa kalkmıştı.

Bir sınıf uyanıyordu.

Gazeteler birinci sayfasına;"İşçiler Amerika'da ön yargı duvarını yıktı" manşetini attılar.
Dayanışmanın.
Gücü ortaya çıktı.
1 Mayıs doğdu.

1889'da solcu partilerin katılımı ile toplanan İkinci Enternasyonal'de; "1 Mayıs işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü"