Anasır-ı İslâmiye şuuru2

Dinimiz her yerde ve her zaman Müslümanlara vahdeti emreder ve Ümmet-i Vahide olmanın yolunu gösterir. Ama buna rağmen İslâm coğrafyasında Müslüman ırklar, kabile ve kavimler arasında ırkçılıkkavmiyetçilik hüküm sürmektedir. Irkçılıkkavmiyetçilik cahiliyedendir. Müslümanlar arasında buna işlerlik kazandıran Müslümanların dinlerine düşman olan, topraklarında gözü olan harbi gayr-i Müslimlerdir. Bakınız "Türkçülüğün Esaslarını" yazan Ziya Gökalp, Türk "milliyetçiliğinin" babası sayılmaktadır. Yazdığı Türkçülüğün Esasları isimli bu eseri, Anadolu'daki Türk ulusçuluğunun ilk el kitabı hüviyetindedir ve hâlâ da ulusçuların manifestosu niteliğini korur. Ziya Gökalp'ı bu kitabı yazmaya kim ikna etti Ziya Gökalp'ın gençliğinde tanıştığı Abdullah Cevdet olmuştur. Ziya Gökalp, Abdullah Cevdet sayesinde ulusçu bir düşünceye eğilim göstererek yıllarını verdiği ilk kitabını yazmıştır. Yazdığı ilk kitabın adı "Kürtçülüğün Esasları ve Kürt Lugatı"dır. Eğer birileri yerinden etmemişse, bu eserin Ziya Gökalp'in el yazısıyla olan aslı şu an Sinop Dr. Rıza Nur Kütüphanesi'nde olması gerekiyor. Evet, ulusçuluğun sefaleti Kürtçülüğün Esaslarını yazacak kadar ırkçı olan bir Kürt ulusçusunu Türkçülüğün babası konumuna getirmekle kalmıyor. Asıl onu buna ikna edenlerin kimliği önemli: Sonradan Tekinalp soyadını alacak olan ve atadan beri Hahamlık yapan bir aileye mensup Selanik Yahudisi Moiz Cohen. Ziya Gökalp'ı Kürtçülükten Türkçülüğe terfi ettiren işte bu isimdir. Abdullah Cevdet'in tavsiyesiyle 1908'de Selanik Rizarto Mason Locası'nda toplanan İttihat ve Terakki yönetimi Gökalp'i hem masonluğa, hem de İttihat ve Terakki Merkez Yönetim Kurulu üyeliğine kabul eder. Ziya Gökalp, Moiz Cohen'le burada buluşarak sıkı bir talebe-hoca ilişkisine girer ve burada Türkçülüğün Esasları isimli eserini kaleme alır. Her ne kadar kitabı Kürtçülükten Türkçülüğe keskin bir geçiş yapan Zaza "şakirt" yazmışsa da, bu yazma gerçekte bir dikte etmeden ibarettir. Tüm ana fikirler Yahudi "hoca"ya aittir. Müslümanların ulusçuluk, kavmiyetçilik belasına müptela olmaları, Yahudiler için bir ekmek kapısı olmuştur. Müslümanların sömürülmeleri daha çok kolaylaşmıştır. Halkı Müslüman olan veya halkından Müslüman ülkelerde ortaya çıkan ulusçuluk, kavmiyetçilikmilliyetçilik neseb-i gayr-i sahih fikirlerdendir. Fransız Devriminden sonra ortaya çıkan ulusçuluk, devşirme bir fikir mikrobudur. Kardeşi kardeşe düşman yapmaktan başka bir işe yaramamıştır. Yahudileşen İsrailoğulları asabiyette o kadar ileri gittiler ki; Allah'ın yegâne hak dini olan İslâm'ı millileştirdiler. Milli din haline getirdiler. İçini boşalttılar, ırklarıyla doldurdular. Onun için de Yahudi olmakla Ben-i İsrail'e, yani İsrailoğulları kavmine mensup olmayı eşitlediler. Irkı din haline getirdiler. Bunun da ötesinde, Kitabı millileştirdiler. Allah'ın o vahyini, mesajını milli kitap haline getirdiler. Dahası Allah'ın peygamberi olan Musa (as)ı ve diğer peygamberlerini milli önder haline getirdiler. Hatta birçoğunu öldürdüler ve Yahve'yi, yani Allah'ı, Milli ilah haline getirdiler. Sanki sadece İsrailoğullarının Allah'ı. Başkasını yok sayarsanız, kendinizi hakikatin ölçüsü bilirseniz, içinize kapanır, kapalı havza toplumu kurarsanız, dışınızdaki hiçbir alternatifi