Bayramı kutlamak kimin hakkıdır

İslâm dinine göre bayram; hayırlı insanların hayırlı günüdür. Rasûlüllah (sav) buyuruyor: "Allah sizin için o iki günü daha hayırlı iki günle, Kurban ve Ramazan bayramlarıyla değiştirmiştir"(Müsned, III, 103, 235, 250; Ebû Dâvûd, "Salât", 245; Nesâî, "Salâtü'l-îdeyn", 1) Cahili bayramları kutlamaya bizim ihtiyacımız yoktur. Allah'ın bizim için tesbit edip tayin buyurduğu Ramazan ve Kurban bayramı sevinmemiz, neşelenmemiz için kâfidir. Asr-ı saâdette bayrama; infak ve ikramla hazırlanılır; bayram, Allah için yapılan fedakârlıklarla karşılanırdı. Zira hakîkî bayrama nâil olabilmenin, mahzun gönüllere de bayram neşesi vermekten geçtiği, çok iyi bilinirdi. Dolayısıyla bayramı kutlamak; ibadetlerde şekil ile ruhu birleştirmeyi başarabilenlerin hakkıdır.

Bayramı kutlamak; dünya nimetlerini elinin altında bulundurduğu hâlde, Rabb'inin emri olduğu için yemeyen-içmeyen, şehvetlere karşı sabır imtihanını kazanmaya gayret eden mü'minlerinhakkıdır.

Bayramı kutlamak; Ramazan ve orucu, siyasi ve ticari girdilerine alet edip, 'Ramazan eğlencesi' üretenler, gaflette bulunup böyle bir organizeye katılanlar, İslami değerlerin safiyetini bozmak gibi bir cürmün sahibi olanların hakkı değildir.

Oruç, kulun Rabbine açılmasıdır. Oruç, Allah ile sırdaş olmaktır. Oruç, bir eylemsizlik halidir. Bir şey yapamama temrinidir. Niyetle var olma denemesidir. Sadece Allah'ın bildiğini bilerek akşam etmektir. Kimselerin bilmediğini bilir Allah, kimseler bilmese de bilir Allah niyetimizi; işte o niyetin sessiz avucunda Allah'la beraber olmaktır.

Oruç, alışkanlıklarımızı kırarak bize Allah'ın nimetlerinin kıymetini hatırlatan ve öğreten bir ibadettir. Gazze'de yaşanan drama, vahşete rağmen rutinlerini bozmayanlar, iftar sofralarında israflarını katlayanlar, iftar sofralarında görünme, görüntülenme, kalabalık görünme derdine düşenler, Ramazan ayının, oruç ibadetinin ruhunu kaybettikleri için bayramı hak etmeyenlerdir. Ramazan bayramı bunlar için değildir.

Oruç tutanlar, niyetlerinde Allah'la sözleşme yapıyorlar. İmkânlarını fakir- fukara ile paylaşacaklar, mazlumların acılarını kendi yüreklerinde hissedecekler. Bunun aksine hareket edenler tuttukları oruçların hayrını görmeyecekler. Allah'a verdikleri sözü tutmayanların başkasına verdikleri bir sözün değeri olmaz. Ama bunu anlamıyor dinine küfür edenin, dini değerleriyle alay edenin verdiği söze itibar edip umut bağlayan yobaz.

Bayramı kutlamak;Ramazan'dan önce mü'minlerin kerih gördüğü müsrif harcamaları Ramazanın gölgesinde mübahlaştıranların hakkı değildir..
Bayramı kutlamak; Ramazan bir açlık terbiyesi iken, onu açlık edebiyatına dönüştürenlerin hakkı değildir. Dün alkol tüketilen otellerde bugün iftar sofralarının kurulması, bunun adının da Allah rızası için iftar vermek olması biz aldatmasın. Sadeliğin, samimiyetin, dinin değerlerine sadakatin tüketildiği bir yerde bayram kutlanmaz.

Bayramı kutlamak; Ramazan ayında mal ve vakit israfını gerçekleştirenlerin hakkı değildir.. Tüketilemeyip atılan gıdalar, bir selamlaşma- hatır sorma bahanesi ile tüketilen saatler, ömürler Ramazanın heder edildiğini gösterir. Mutfak masraflarının -yenen yemek öğününün ikiye düşmesine rağmen- artması neyin göstergesi olabilir Gece yarım saat azaltılmış uykudan ötürü saatlerce uyku ilave etmek, gündüzleri uyku ile çarçur etmek Ramazanla çelişen şeylerdir. Malda ve vakitte israf varkenbayram kutlanmaz. Ramazan ayı bizim rutinimizi bozar, bizi sıradanlaşmaktan kurtarır. Ramazan ayı geldi mi çok ve sık yemenin yerini oruç, çok uyumanın yerini gece ibadeti ve sahur, çok konuşmanın yerini ise tefekkür, Kur'an tilaveti ve zikir alır. Bunlar yoksa bayram da yoktur.