Demokrasi

Bilenler demokrasinin birçok tarifini yapıyorlardı. Fakat hiçbiri bizim ülkemizdeki tarife uymuyor. Her ne kadar Erdoğan: "Demokrasi bizim için tramvaydır, istediğimiz durakta ineriz" gibi bir laf ettiyse de yine Türk demokrasisi bir kalıba oturmuyor. Acaba nasıl olmalı bu demokrasi denen şey... İsveç'teki, Yeni Zelanda'daki gibi, Hollanda'daki gibi mi Nasıl olmalı... Bu soruyu bir de tersten sorabiliriz: Nasıl olmamalı Yanıtı: "Bizdeki gibi olmamalı."... Böyle demokrasi olmaz. Ülkenin kurucusuna küfredenlerin dışarıda dolaştığı, doğruları yazan gazetecilerin (Barış Pehlivan gibi) içeri atıldığı bir ülkede şu sözcüğü cömertçe kullanmanın imkânı yok. Demokrasi böyle olmaz. Diğer değişle: "Böyle demokrasi olmaz." br data-mce-bogus"1"

İNATbr data-mce-bogus"1"

Pek çok düşünür, inatçılığı aptallıkla eşdeğer tutar. Ben de aynı fikirdeyim, üstelik düşünür olmadığım halde. Sadece yaşamımın içinde zararını çok gördüğüm ve erken uyandığım için bu kadar emin olarak söyledim. İnat kadar aptalca bir şey yoktur. İnsana dolaylı falan değil, direkt olarak zarar verir. "İnadım inat popom iki kanat" diyen atasözümüz çok kaliteli ve değerlidir. Neden inat ederiz İnatçılıktan kim yarar görmüş Bakıyorum bizi yönetenlere, bazen öyle şeylerde inat ediyorlar ki zararını millet ödüyor. Yararı yok, zararı çok olan şeydir inat. Ben bıraktım ve çok rahatım. Küçükken inatçıymışım. Annem hep söylenir dururdu, "Şu inadından vazgeç artık" diye. Vazgeçtim anne. Bunu sen de gördün. Kimseyle inatlaşmıyorum ve inatla iş yapmıyorum. Hatta daha da ileri gideyim, baktım ki bana zarar verebilecek, hemen terk ediyorum konuyu. Kendimi konunun dışına atıyorum. Çünkü inat etmenin yararı yok. İnatla yaptığım iş tiyatrodur ve inançlarımdır. Bu iki konuda inadımdan vazgeçmem. Bir de Atatürk konusunda çok inatçı olduğum söylenebilir. Ona yapılan hakaretlere inatla karşı çıkacağım. Sonuna kadar. br data-mce-bogus"1"

"Ben ne bir telefon ne bir uçak kadar önemliyim."

Ve bir gün hava kararacak

Görünmez olacak ışıklar

O zaman

İşte o zaman

Beni unutma

Ve işin yoksa eğer

Meşgul değilsen

Güzel günlerimizi hatırla

Beni unutma.

21 Ocak 2007

ATATÜRK DİYOR Kİ: br data-mce-bogus"1"

"Hükümetin iki hedefi vardır: Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını temin etmek... Bu iki şeyi temin eden hükümet iyi, edemeyen fenadır."

Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım. Hükümetimiz emeklinin, memurun, işçinin, dar gelirlinin refahını Allah için temin ediyor. Saray'ın elektrik giderleri, uçakları, arabaları, hamdolsun yerli yerinde. Zaten Atatürk de bunu demek istemişti. Gerisi AKP...

MISTIK

1970 yılıydı, bana sinemada ilk başrol teklifi geldi. Kervan Film, Mıstık adlı bir film çekecek, ben de Mıstık'ı oynayacağım. Yönetmen Ülkü Erakalın senaryoyu yazmış, ayrıca filmi de o çekecek. Bana "Kafanı usturaya vurdurabilirsin değil mi" diye sordu. Senaryoyu okudum. Hikâye biraz Keloğlan'a benziyor. Kafayı da kazıtırsak tam öyle olacak. Fakat o sırada Rüştü Asyalı, Keloğlan adı altında bir film yaptı ve çok tuttu. Ben de kafayı kazıtırsam onu taklit etmiş olacağım. "Kazıtmam" dedim. Mıstık rolünü kendi saçımla oynadım. Bir ay sonra ikinci başrolüm olan Yavru ile Kâtip,