Bahis iddia ise gerisi teferruattır

Mikronezya'daki istibdat, tabiidir ki büyük ölçüde polisiye baskıya dayanıyordu. Görevi suçluları kovuşturmak değil, tam tersine yolsuz, soyguncu, tecavüzcü, torbacı ve hatta katilleri kötülemeye kalkanları bastırmak olan İstibdat Polisi'nin işi kolay sayılmazdı. İşte bu zor işin başında Yol Karakolu Komiseri, kısaca SS diye anılan Simon Semirbit vardı. Simon Semirbit'ten salt ezik muhalefet değil Yol iktidarı da korkar, hatta kendisini komiser atayan müstebit Muktedir Makropiç bile çekinirdi. Çünkü SS Komiser, istihbarata doğuştan meraklı olup muktedir ya da muhalif, etkin ve yetkin olan herkesin gizli saklısını eşeler, zayıf halkasını bulur, bilir, biriktirirdi. SS Komiser bir süredir hiçbir iş yapmadan, yolsuzluğa ve vurguna bulaşmadan inanılmaz paralar kazanan yolcu yoldaş İhtiram Beşbasar'ı kafaya takmıştı.Yol Partisi'ne epeyce para akıtan, kazancının yüzde otuzunu düzenli olarak Betonit Saray'a ödeyen Beşbasar'ın para kaynağını bulamıyordu.Sonunda şüpheliyi, kusursuz yolcu ve yoldaş olmasını gözeterek "dostane bir sohbet" çerçevesinde karakola çağırdı. Kahve, püskevit ikramından sonra samimi bir merakla konuya girdi:"İhtiram Yoldaş, çalıp çırptığını hiç görmedik. Sen bunca parayı nereden buluyorsun"Beşbasar, rahatlayıp gevşedi, "Demek konu buydu!" diye gülümseyip arkasına yaslandı. "Komiser Yoldaş, ben herkesle bahse girerim, hep de kazanırım."SS Komiser şaşırmıştı."Nasıl yani""Sol gözümü ısırırım örneğin."İddiacıya inanmayan iddialı komiser, "Mümkün değil" diye gülüp masaya 100 Mikron Papel koydu. "Isır da görelim!"İhtiram Beşbasar da takma sol gözünü çıkarıp ısırdı, masadaki 100 Mikron Papel'i cebine koydu ve "Komiser