Ateş ve Ocak pek çok kültürde farklı değerlere sahip olgular. Türk kültüründe ise evi, haneyi ve gücü temsil eden bir şey. Ateş, temelinde gücü ve korkuyu barındırırken, ocak ateşi kapsayan bir deyim olarak gastronomide de çok değerlidir. Yemek, ocağın yandığı an pişmeye başlar ve sofra ise bu ateşlerde pişen yemeklerin sunulduğu ortak birlikteliğe işaret eder. 'Aile ocağı' inanışının Türk kültüründe yerini bulduğu bir uygulama da düğünlerde gerçekleştirilen adetlerdir. Türk boylarının kendine has düğün törenlerinde sıkça rastladığımız ateş, ocak ve bunlarla ilgili olarak uygulanan törenler, bize Türk din ve kültür tarihi içerisinde ateş ve ocak kültürünün köklülüğünü göstermektedir. Eski Türklerde ısıtan, kötülükleri kovan, bir güç olarak ateş ne kadar kutsalsa, ateşin yakıldığı ocak da o kadar kutsal kabul edilirdi. Türkler, ailenin temel ihtiyacı olan, ısınma ve pişirme amaçlı yakılan ocağın başında yemek yer, sohbet eder, önemli kararlar alınacağı zaman bu ocak başlarında toplanırlardı. Ailenin en mukaddes yeri olan ocaklar, soyun karşılığı olarak da Türkçede yer bulmuştur.

ÜÇ AYAKLI KAZANLAR

Yine evlerde var olan kazanların üç ayaklı olması da eski bir türk geleneğidir. Kazanın ayakları geçmişi, bugünü ve geleceği temsil eder. Bu kazanlarda pişen yemeklerin birleştirici gücü geçmişi bugüne ve yarına bağlar. Yemeğin aileyi, toplumu bağlayan bu özel hali biz şefler için çok değerlidir. Evinizde pişen her yemeğin gücü ailenizin en sıcak, en güçlü bağı olsun dilerim. Ocaklar yansın, kazanlar hep sağlıkla, neşeyle kaynasın.

İRMİK ÇORBASI

Malzemeler (8 Porsiyon)