Ne olacak benim hâlim

Ben insanım! Sizler namına, sizin duygu ve düşüncenizi burada yansıtmaya çalışanlardan birisi, o kadar işte.

Yiyorum, içiyorum ve ihtiyaçlarımı görüyorum. Bunları yaparken gücümün yettiklerini karşılıyor, yetmedikleri için destek alıyorum ve bütün bunlar için de Rabbime şükrediyorum.

Hayatımı idame ettirirken yaşadığım tecrübeler bilgi kaynağım oluyor, okuyup, dinlediklerimle beraber ama gözlemim en özelidir.

Bilgi edinmemin motorize güçlerinden biri de suallerimdir. Sual ve cevap biri birisiz olmaz. O hâlde suali soran da cevabı veren de yüksek irtibat içerisindedir lakin şiddet-i zuhurundan görünmez olur. Suali soran, cevaba âşıktır, cevap da suale nazırdır. Biri veren, diğeri alan diye bilinir lâkin bunlar sahnedeki yansımadır, arka plânda ikisi de aynı makam desem, haddimi aşmış olmam sanırım.

Vermek istiyor, vermesi için isteyenin olması lâzım. Ona istemeyi öğretiyor, yol gösteriyor ve o da istiyor, derken verme ihsanı tahakkuk ediyor.

Hakikati, sırlamış, kırk beze sarmış, sonra bulmamı ister. Etrafındaki bezleri açtıkça heyecan artıyor, memnuniyet de yükseklerden yükseliyor.

Sual, hak ve hakikatin kâşifidir. Cevap ise kâşife ihsan.

Ne olacak benim hâlim

Suallerim bitmiyor, biraz öncesine aldığım cevapla bitti demişken bir yenisi daha doğdu zihnimde. Kalbimin bu suallerle bir derdi yok, o mutmain. Alacağı cevabı aşağı yukarı biliyor da akla söz geçiremiyor, ne yapsın elinden gelen bu, lâkin işte şu akıl delisine söz dinletemiyor.

Akıl, muhatap bildiği birisine sualini soruyor. Bu defası çok çetin çıktı: Bildiğinizi değil, inandığınızı söyleyin, dedi. İrkildi, sağına soluna baktı, kendine söylendiğini anladı. Demek ki, suali samimiyetsiz. Sanki karşısındakini test edercesine. O da der ki, beni imtihan etmeyi bırak da kalbinden geçeni söyle, der âdeta. Bu defa bizimki iyice afallar. Kalbim, aklım diye ikisi arasında gider gelir bir süre. Sonra bebek masumiyetiyle teslim olur kalbine ve inandığı gibi harekete.

Ne olacak benim hâlim

Yolda yürürken, takılan her taş, artık ayağımı tökezletmemeli. Bilirim ki o taşın orada olmasının bana bakan tarafı olduğu gibi başkasına bakan tarafı da vardır. Benim o taşla bir problemim varsa çaresini arayayım, yoksa ayağımı kaldırıp geçmeliyim.