Kızmıyorum artık

Evet, hakikaten sinirlenmiyorum sadece üzülüyor, merhamet ediyor, mümkün ise nasihat değilse gıyabında dua ediyorum.

Psikiyatrist dostum Kenan Taştan'ın Kişilik Tipleri isimli kitabından anladığım kadarıyla her insanın bir karakter tipi var ve onun çerçevesinde hareket edebilmektedir. Eğitim ve terbiye ile daha verimli ve huzurlu olunabilmektedir. Yakınlarımızla kurduğumuz münasebetlerle onu tanımaya çalışıp, karakterini öğrenip, ona göre davranmak ve eğer kabul edecek bir yönünü bulabilirsek sözlü ve fiilli nasihatte bulunmak, bu bapta yapılabilecek güzel bir hayır olur.

Hani, dost; dostun hatasını gördüğünde ona kızmak yerine merhamet edip, o hatanın ıslahı noktasında ona yardımcı olmak var ya, işte o istikamette gayrette bulunmak, çok güzel bir davranıştır.

Hz. Hasan ve Hüseyin'in (ra); abdesti hatalı alan birisine yaptıkları hatırlatma bu meselede örnek bir davranıştır.

Kızmıyorum artık dedik ya, bunun daha ileri boyutu kızamıyorum da değil ama dediğimiz gibi her iki duayı yaparak olmalı.

Yapılan hataya kızarak düzeltilmesine çalışmak, onun ıslahını değil muhtemelen kökleşmesine sebep olur. O hatayı yapan, kendisine gelen ikazı, çoğu zaman tepkiyle karşılayacak. İnsaflı olan hatasını görür vaz geçer ama yapılan ikazın şiddeti onda acı iz bırakır.

İnsanlara galebe çalmak, onun ıslahına çalışmak ikna ile olmalıdır, zorla olmamalıdır. Bir diğer nokta ise hatalı kişiye o hatadan kurtulabileceğine dair ümit vermek gerekir. Ona, isterse yardımcı olunacağı, dua edileceği söylenmeli ama bıktırıcı ısrarla değil, kıvamında olmalıdır.

Sevgi ve muhabbet bu konunun iksiridir. Şefkat, ruhudur. Hayata, çevreye, insanlara ve tabiata tefekkürle bakarken arka cephede şefkat kumandan olmalıdır. İç âlemimize bakarken ne kadar aciz ve fakir olduğumuzu da unutmamak elzemdir.