Anlamakta zorlanıyorum

Her mahallin kendine mahsus örf ve âdetleri vardır ki onunla temsil edilen değerler, nesilden nesile nakledilir.

Söz konusu gelenek; abartılmadan, asıl mecrasından saptırılmadan ve esasen aslî vasfı ile devam ettirilirse cemiyetin kimlik özelliklerini naklettiğini anlayabilirim.

Başta bayramlar olmak üzere millî ve dinî günler, temelinde bayram olmanın yanında kaynaşmaya, birlik ve beraberliğe vesile olması noktasından çok ehemmiyetlidir. Bu esas mananın, bozulmadan muhafaza edilerek devamı, beklenen maksada uygundur. Ama gelin görün ki, bayramın bütün bütün tatil olarak kullanımını anlamakta zorlanıyorum. Çalışan insanların, tatil yapması, esnafların tatile çıkması falan elbette zor ama şu mübarek günlerin buna harcanmasını hakikaten anlayamıyorum.

Taziye ve geçmiş olsun ziyaretleri, yaşanılan acı ve kayba muhatap olanı teselli etme hususunda yerinde ve çok faydalı bir gelenektir. Bazı mahallerdeki taziyelerde, o sıkıntılı vakitlerde, gelenlere ikrâm etmeye müsait olamamaları göz önüne alınarak, durumu müsait olanlar, yemek ikrâm ederek yardımcı olurlar. Buraya kadar iyi de reklâma varan, yarışmaya döndürülen yemek ikrâmını da anlamakta zorlanıyorum.

Askere gönderme, düğün alayı gibi toplu icra edilen âdetlerle sevinçler paylaşılarak yaşanır. Bu mutluluk, haddini aşan hareketlerle meselâ yolları kesmek, trafiği aksatmak, meskûn mahalde tedirginliğe sebep olmak, şarjör boşaltmak gibi hâdiselerin kime ne faydası var, zararından başka, işte bunu da anlayamıyorum.

Düğünlerdeki takı takma, hediye verme gibi mahalle göre farklı isimlendirilen âdetler yardımlaşma çerçevesinde kaldığı sürece hem aslına hem de maksadına münasip düşer. Gel gör ki mecra ve haddini aşarcasına yapılanlar gösteriş, riya, şöhret koktuğu için zarara dönüşür, sonrasında dayanılmaz sıkıntı ve acılara sebep olan bu sonradan çıkartılan ve sanki gelenek bozuntusu hareketleri de anlamakta zorlanıyorum.

Spor karşılaşmalarındaki galibiyet kutlamaları ve heyecan, makûl ölçülerde kabul edilebilirken maganda hareketlerine varan davranışların etrafa, insanlara ve özellikle masumlara dokunan zarara sebep olmasıyla beraber bölge ileri gelenlerinin, onları ikaz ederek yapıcı uyarıları, örnek davranışta bulunmaları gerekirken sessiz kalmalarını ya da etkisiz kalmalarını da anlamakta zorlanıyorum.