3. Suali soran ile Bediüzzaman görüştü mü

Risale-i Nur'da Japon konuları-6Suali sorduğu varsayılan komutan ile Bediüzzaman'ın görüşmesine mümkünse belge ve kaynak gösterilmelidir ve hem de tarihî kronolojiye uygun olmalıdır. Abdülkadir Badıllı, Mufassal Tarihçe-i Hayat, c. 1, s. 302'de (2019); "Resimli Mecmua, 31 numaralı nüshada Nogi'nin 1911 yılında İstanbul'a geldiğini yazmıştır." diye kaynak gösterir. Bu bilgi Mareşal Nogi'nin İstanbul'a geldiği haberidir, Bediüzzaman ile görüştüğü haberi değildir. Kaldı ki bu yılda suallerin konusu olan hadis-i şeriflerle ilgili suallere, Bediüzzaman'ın İstanbul'a geldiği 1907 son aylarında muhatap olduğu bilgisi ile suallerin Şuâlar'da 1908 öncesinde sorulduğu ifadesi var. Badıllı'nın eserinin kaynak olduğu anlaşılan benzeri bilgi; Prof. Dr. Ahmed Akgündüz'ün hazırladığı Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursî ve İlmî Şahsiyeti çalışmasının birinci cildinde (s. 816) "görüştüğü" şeklinde yer alır. Ancak bu nevî bilgiler mümkünse belgeli olmalıdır. Üstadın "Şuâât ve şu kitapta mütekellim âciz kalbimdir, muhatap asi nefsimdir, müstemi' müteharri-i hakikat bir Japon'dur; temaşa eden bunu düşünmeli." 1 ifadesindeki "müstemi" (dinleyici) makamındaki muhatabı, ifadenin zâhirinden doğrudan söz konusu başkumandan olduğu anlaşıldığı gibi, gıyaben muhatap alındığı da anlaşılabilir. "...Japonların, medeniyet-i cismaniyelerine hayat vermek için taharrî-i din ederek, bazı sualler sormuşlar idi. Ve ben de kendim gibi bir cevap vermiş idim." 2 ve "İşte şu risalede Kelime-i Şehadetin iki kelâmındaki tevhid ve nübüvvete dair tarz-ı tefehhüm ve tarik-ı telâkkimi Japon'un eski bir suali münasebetiyle yalnız meslek-i nazar noktasında mûcez bir icmal ile yazdım." 3 ifadelerindeki 'sualler sormuşlar idi' ve 'suali münasebetiyle' ifadelerinden de, zâhirde muhatabı ile görüştüğü anlaşılabileceği gibi; gıyabında, yazı ile cevap verdiği de anlaşılabilir. Biz bu yorumlarımızla görüşme meselesini belirsizleştirmekten ziyade, mümkünse belgeli olmasına dikkat çekmek istiyoruz. Rahmetli Badıllı, Bayram Yüksel Ağabeyin hatıralarına dayanarak başkumandan ile görüştüğünü, ahbablık oluştuğunu ve hatta bir rivayete göre haberleştiğini ve Rus'un istilâsına uğrayan Müslüman Türklerin, Bediüzzaman vasıtasıyla bu kumandanın sayesinde Tokyo'da mesken ve iş sahibi yapıldığını yazar; 4 ancak bunların belgesi olması gerekir. Bediüzzaman'ın verdiği cevapların daha sonra söz konusu komutana ulaştırılıp ve devamında muhabereleri olmuş ve ilerleyen süreçte vicahî-gıyabî ahbablık söz konusu olmuş olabilir ki Şuâlar'daki "Bundan kırk sene evvel ve Hürriyetten bir sene evvel İstanbul'a geldim. O zaman Japonya'nın Başkumandanı, İslâm ulemasından dinî bazı sualler sormuştu; onları, İstanbul hocaları benden sordular. Hem çok şeyleri o münasebetle sual ettiler." 5 diye verilen bilgiye dayanarak tanışma-görüşme ve ahbablık konulu, değerlendirmemiz budur. Üstadın bu ifadesi bu bilgilere ana dayanaktır. Bu başlık altında rahmetli Bayram Yüksel'in hatıralarına da burada yer vermek gerekecek. BAYRAM YÜKSEL'İN HATIRALARINDA... Bayram Yüksel, Kore Harbi'ne gitmeden önce Üstadı ziyaretindeki şu ifadesi dikkat çekicidir: "Üstadımız 'Japon Başkumandanı benim ahbabımdır. Benden selâm söyle ve bu Risaleleri ona ver' dedi." 6 "Ahbabımdır" ifadesi genel anlamda olup, doğrudan görüşmeyi ihtiva ettiği gibi görüşmeksizin, gıyabî