'Onarıcı adalet' ve denetimli serbestlik

Adalet insanlık tarihi kadar eskidir; suçluları cezalandırmak veya affetmek de öyle..Hangi fiillerin suç olduğu ve nasıl cezalandırılması gerektiği toplumdan topluma, çağdan çağa değişiklik göstermiş. Zamanla ortak değerler ve tarifler oluşmaya başlamış. Öncelikle belirtelim ki; 'önleyici adalet,' suç işlendikten sonra yapılan 'onarıcı ve czalandırıcı adalet'ten daha kolay ve masrafsızdır. Tıpkı koruyucu hekimlikte olduğu gibi. Bediüzzaman Hazretlerinin "Bir masumu idam etmek mi, yoksa on caniyi affetmek mi daha zarardır" sorusunu bir kez daha düşünme vakti. Hata ile affedilen on caniyi sonradan bir şekilde cezalandırmak mümkün; ancak hata ile haksız olarak idam edilen bir masumun hakkını iade mümkün değil. Önceleri suça karşılık olarak idam etmek, öç almak, ağır şekilde cezalandırmak, hapsetmek düşünülürken, son dönemlerde ıslah etmek, tekrar topluma kazandırmak fikri gelişmiştir. Suçtan zarar görenlerin çeşitli ihtiyaçlarının karşılanması, mağduriyetlerinin giderilmesi öncelikli esastır. Diğer yandan suç işleyen kişiyi toptan mahkum etmek yerine; 'işlediği fiile, suça kızmalı'dır. 'Suçluyu kazıdığımızda altında insan çıkıyorsa' insanın fıtratı nazara alınmalıdır. Dinî emirlerin ihlaline karşılık, günahkâra tevbe kapısı açık olduğu gibi; suç işleyene de zararını telafi etmesi, kendisini ıslah etmesi için bir fırsat verilmelidir. Onarıcı adalet anlayışına göre, suça yalnızca devlet karşılık vermeyecek, bu sürece, suçtan doğrudan etkilenen mağdur, fail ve toplum da doğrudan katılacaktır. Denetimli serbestlik kurumu bu amaca hizmet için iyi bir fırsattır. Suça karşılık verilecek tepkinin amacı faile ceza vermek yerine, topluma kazandırmak, suçun tekrarını önlemektir -Failin eyleminin sorumluluğunu üstlenmesi ve verdiği zararları gidermesi için imkân sağlanmalıdır. -Failin davranışlarında sosyal şartların da katkısı vardır. Dolayısıyla bu konuda toplumun da sorumluluğu bulunduğunu kabul etmek gerekir. -Asıl amaç