Said Nursî'nin istikbâl ümidi (1)

Yaşadığı zamanı en iyi, en verimli şekilde değerlendiren ve çok sayıda talebe yetiştiren Üstad Bediüzzaman Said Nursî, bir yandan da gelecek nesilleri düşünerek eserlerinde onlar için büyük tahşidat yapıyor.Hatta denilebilir ki, yaşadığı zamanın insanlarında çok nesl-i âtiyi düşünmüş ve onların iki dünya saadeti için bütün kuvvetiyle çalışıp çabalamıştır. Meselâ, Emirdağ Lâhikası'ndaki bir mektubunda "Adliye Vekili ve Mahkeme Hakimlerine" hitaben yapmış olduğu bir hasbihalde aynen şu ifadeleri kullanıyor: "Efendiler! Siz, niçin sebepsiz bizimle ve Risale-i Nur la uğraşıyorsunuz Kat'iyen size haber veriyorum ki: Ben ve Risale-i Nur, sizinle değil mübareze, belki sizi düşünmek dahi vazifemizin haricindedir. Çünkü, Risale-i Nur ve hakiki şakirtleri, elli sene sonra gelen nesl-i atiye gayet büyük bir hizmet ve onları büyük bir vartadan ve millet ve vatanı büyük bir tehlikeden kurtarmaya çalışıyorlar." Bu ifadelerden de açıkça anlaşılıyor ki, Üstad Bediüzzaman'ın hedefinde dehşetli tehlikelere mâruz kalacak olan istikbâl nesli var. Onlar için ciddi hazırlıklar yaptığını beyan ediyor. Bu maksatla yapmış olduğu hizmetleri engellemeye çalışanlara "Siz çekilin aradan. Asıl ve öncelikli muhatabımız siz değilsiniz" diyor. Bütün hayatı boyunca aynı maksat ve aynı istikamet üzere hizmet vere Bediüzzaman Hazretleri, sadece âhir ömründe değil, daha ilk gençlik yıllarında da aynı hassasiyeti göstermiş bir dâvâ insanıdır. Nitekim, ilk gençlik döneminde Van valisinin göstermesiyle okumuş olduğu Kurân aleyhindeki bir gazete haberine karşı feveran ederek şöyle haykırmıştır: "Kur'an'ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim!" Bu arada, İngiliz Sömürgeler Bakanı William Ewart Gladstone'un (1809-1898) sözlerinde dayandırılan o gazete haberinin özeti şöyledir: "Bu Kur'an Müslümanların elinde bulunduğu müddetçe, biz onlara hakiki hâkim olamayız. Ne yapıp yapıp, bu Kur'an'ı sükût ettirip ortadan kaldırmalıyız. Yahut da Müslümanları ondan soğutmalıyız." Buna karşı ruhunda uyanan kuvvetli bir niyetle çalışan Bediüzzaman Hazretleri, ortaya koymuş olduğu Kurânî hakikatlerle, hem o sinsî plânı suya düşürmüş ve de imanlı nesiller yetiştirerek İslam düşmanlarının heveslerini kursaklarında bırakmıştır.