Nevrûz'a akan mısralar

Hemen başta ifade edelim ki, Nevrûz'un hem hava, hem toprak, hem de tevazu ile mânen ciddi münasebet bağları var. Konuyu bu minâl üzere işlemek arzusundayız. Bahar mevsimine girişin bir işareti de "Nevrûz"dur. Haşir Risâlesi, 10. Sûret'te, bahara bir işaret olarak şöyle bir tâbir geçiyor: "Bugün Nevrûzu Sultanîdir." Münâzarât isimli eserinde ise, Üstad Bediüzzaman'ın pek mânidar bir ifadesi de şöyledir: "Ve'lmevtü yevm-i Nevrûzinâ." Yani, ölüm bizim için bir diriliştir; "Nevrûz Bayramı" günü gibidir. Gariptir ki, Hz. Bediüzzaman'ın 1960 senesinde vuku bulan vefatı, içinde Kadir Gecesinin de dahil olduğu "Nevruz Haftası"na tevâfuk ediyor: Hicrî 25 Ramazan; Milâdi 23 Mart. Kastamonu Lâhikası'nda geçen Hz. Üstad'ın "Said, tam toprak gibi mahviyet ve terk-i enaniyet ve tevazu-u mutlakta bulunmak şarttır." Bu girişten sonra, şimdi de hak söyleyen mütevazı şairlerin toprakla bütünleşerek Nevrûz'un mânâ havuzuna akan mısralarını ardı sıra dizmeye çalışalım. Bu kategorideki şairlerin başında, aynı zamanda bir "Nevrûz şairi" olarak da bilinen Âşık Veysel gelir. O halde, biz de 1973 senesinin Nevrûz günü olan 21 Mart'ta vefat eden Âşık Veysel'in şiirleriyle, mısralarıyla başlayıp öyle devam edelim. Adem'den bu deme neslim getirdi Bana türlü türlü meyve yetirdi Her gün beni tepesinde gezdirdi Benim sâdık yârim kara topraktır Karnın yardım, kazma ile bel ile Yüzün yırttım, tırnak ile el ile Yine beni karşıladı gül ile Benim sâdık yârim kara topraktır İşkence yaptıkça, bana gülerdi Bunda yalan yoktur, herkes de gördü Bir çekirdek verdim dört bostan verdi Benim sâdık yârim kara topraktır Veysel gibi diğer bazı şairler de "toprak ile tevazu" duygusu arasında sırlı bir mânâ bağlantısı kurmuş, vukûfiyetleri ölçüsünde bunu dile getirmişlerdir. İşte,