Bir Murad-ı nâ-murad

GÜNÜN TARİHİ 29 Ağustos 1904Gördüğünüz gibi muğlak, muammalı, şifreli bir başlık. Ne var ki, bu tâbirler yakın tarihimizde kullanılmış ve kayıtlara geçmiştir. Haliyle, meraka değer bir suâl: Acaba kimdir o "Murad-ı nâ-murad" ve bu ifadeler ne maksatla kullanılmış Sözü hiç dolandırmadan konuya girelim: Bu yazının asıl konusu 29 Ağustos 1904'te Hakk'ın rahmetine kavuşan Sultan 5. Murad'tır. Yaşamış olduğu talihsizlik ve bahtsızlık sebebiyle de, onun hakkında böyle bir tabir kullanılmış. Aslı, orijinali şöyledir: Doksan üçte, doksan üç gün padişahı dehr olup Göçtü uzletgâhına Sultan Muradı nâmurad... Bu girizgâhtan sonra, şimdi de 1976'da yaşanan hadisenin hazin hikâyesine geçelim. 1876 Haziran'ında henüz 36 yaşında iken 33. padişah olarak tahta geçen Sultan 5. Murad, Tanzimatçı Sultan Abdülmecid'in oğlu ve kendisinden sonra tahta oturan Sultan II. Abdülhamid'in de büyük kardeşidir. Sultan 5. Murad'ın toplam 36 padişah arasında en bahtsızı olarak yâd edilmesinin öncelikli sebebi, onun saltanat süresinin en kısa olup, o sürenin de dayanılmaz sıkıntılar, hatta sonu cinnete varacak ıztıraplar, azaplar içinde geçmesidir. Cinnet geçirdiği günler dahil, onun toplam saltanat süresi 93 gündür: 1876 senesinin 30 Mayıs'ında başlamış ve 31 Ağustos'unda sona ermiştir. O 93 günün tamamı Hicrî takvime göre 1293 senesine dahil olduğu için, bu bahtsız sultan için yukarıdaki mânidar beyit kullanılmış: 1876 senesi, Osmanlı tarihi itibariyle en hareketli, en hararetli, en kanlı, en kritik ve en dehşetli geçen bir dönemi ihtiva ediyor. Birçok yönüyle de, içinde bazı "ilkler"i barındırıyor. Bu tarihi "en dehşetli asır" olan âhirzamanın başlangıcı şeklinde niteleyen Bediüzzaman Said Nursî'nin kendisi aynı tarihlerde dünyaya teşrif ediyor. Zira, o da yeni başlayan "Helâket ve felâket asrının adamı"dır. "Saffı evvel"den Ahmed Feyzi Kul'un araştırmaya dayalı tesbitlerine göre, Hazreti Bediüzzaman Hicrî 15 Şaban (Berat Kandili) 1293'te dünyaya gelmiş. (Bkz: Maidetü'lKur'ân isimli eseri.) Said Nursî, bir eserinde ayrıca "Âhirzaman, uzun bir fasıldır; biz bir faslındayız" diyor. Kezâ, İbrahim Sûresinin sonunda zikredilen "Azizi'lHamid" tâbirlerinin de, Sultan Abdülaziz ile Sultan Abdülhamid devirlerine ve onların zamanında yaşanan