Bediüzzaman'ı anma günleri

Asrın vekili ve bir peygamber varisi olarak Hz. Bediüzzaman'ı Allah'ın her günü anıyor, Kur'ân'ın malı olan eserlerini okuyor ve neşrettiği mesajları insanlığın istifadesine sunmaya çalışıyoruz.Meselenin bu tarafı, daha çok şahsî gayrete ve sadâkada dayalı olan özel anma kategorisine girer. Bir de, umum ile birlikte ve umuma açık şekilde yapılan anma programları var ki, bu yazıda o meseleyi esâs alıyoruz. Bilindiği gibi, Üstad Bediüzzaman Said Nursî, 23 Mart'ta (1960) vefat etti. O sene, Hicrî olarak 25 Ramazan gününe denk geldi ki, o gecenin Leyle-i Kadir olması kuvvetle muhtemeldir. İşte, o tarihten sonra, bilhassa 1970'lerden itibaren Bediüzzaman Hazretleri için her yıl Mart'ın ikinci yarısında yoğun şekilde mevlidli, panelli, konferanslı ve akademik seviyede kongreli anma programları düzenleniyor. Aynen, şu sıralarda olduğu gibi... Evet, bugünlerde sadece Türkiye'de değil, dünyanın hemen her yerinde muhtelif platformlarda Bediüzzaman Said Nursî ve temsil ettiği dâvâ konuşuluyor. Onun dâvâsı, düşüncesi, eserleri hakkında sohbetler yapılıyor, paneller düzenleniyor, seminerler, konferanslar veriliyor. (NOT: 1- Bu arada, biz de hâlen bulunduğumuz Afrika'nın Fildişi Sahili ülkesinin en büyük şehri olan Abidjan'da 17 Mart günü Beraat Kandili vesilesiyle toplandığımız insanlarla yaptığımız sohbet programının konusu Üstad Bediüzzaman ve eserleridir. 2- Ahmet Feyzi Kul'un yazdığı Maidetül-Kurân isimli eserde, Hz. Bediüzzaman'ın Hicrî 15 Şaban 1293'te, yani Berat Kandilinde doğduğu ifade ediliyor. Kaynak olarak da, orada İmam-ı Şârânî'nin naklettiği bir rivâyet esas alınıyor.) Demek ki, Üstad Bediüzzaman ve eserleri olan Risâlei Nurlar, dünyanın ve umum insanlığın gündemine bir şekilde girmiş oluyor. Böylelikle, o aziz zâta ve onun telifatına lâkayt durmak, ilgisiz kalmak, adeta imkânsız hale geliyor. Biz de, bu muazzam meselenin bir ucundan tutup, bugünlerde ne gibi çalışmalar yapmamız gerektiğini düşünürken, birden Son Şahitlerden merhum Ali Demirel Ağabey ile yıllar önce yaptığımız bir sohbeti hatırladık. Çok ağır şartlar altında Nur'un kahramanları arasında bulunmuş olan Ali Ağabey ile İstanbul'da ara ara görüşürdük. Kendisi