1940'lı yıllarda Anadolu depremleri

Bugünlerde yaşadığımız deprem felâketleri ile 1940'lar Türkiye'sinde çok kısa aralıklarla vukua gelen şiddetli depremler arasında bazı benzerlikler var.Daha açık bir ifade ile, bugünkü sarsıntıların bir benzeri bundan seksen yıl evvel yine bu topraklarda yaşanmış. Aradaki farklardan biri şudur: Seksen yıl önceki depremler, daha çok Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde meydana gelirken, bugünün sarsıntıları Doğu Anadolu Fay Hattı üzerindeki kırılmalarla vücuda geliyor. Bu hatırlatmalardan sonra, şimdi hayalen 1940'lı yıllara gidelim ve Anadolu'yu boydan boya sarsan zelzelelerin mahiyetine biraz yakından bakmaya çalışalım. Tabii, günümüzdeki depremlerin bazı benzerliklerini unutmayarak. (NOT: Yakın tarihteki İzmir ve Erzincan depremi 1939 yılı sonlarında vuku bulduğu için, onları da yine 1940'lı yılların paketi içinde değerlendirmeye çalıştık.) Evet, yirminci asır Türkiye coğrafyasındaki en yıkıcı depremler, 193944 yılları arasında yaşandı. Kimi büyük can kaybına, kimi de ağır mal kaybına yol açan bu dört-beş yıllık zaman dilimindeki ilk deprem, 22 Eylül 1939'da İzmir civarında meydana geldi. Merkez üssü DikiliBergama arasında olduğu tesbit edilen bu depremin şiddeti 7.1 olduğu (bazı kaynaklarda 6.6) tahmin ediliyor. Bu tarihten üç ay kadar sonra (2627 Aralık 1939) ise, Anadolu tarihinin belki de en şiddetli ve en yıkıcı sarsıntısı Erzincan'da meydana geldi. Büyüklük 7.9, can kaybı ise 40 bine yakın. (Bu hadise ile bağlantılı bir sual-cevap yazının sonunda.) Hem şiddetli, hem de sık periyotlar halinde 194044 yılları arasında vuku bulan diğer depremlerin merkez üssü şunlar: Niğde, KayseriDeveli, Yozgat, Muğla, VanErciş, Bigadiç, Osmancık, NiksarErbaa, Çorum, SakaryaHendek, KastamonuTosyaLadik, BoluGerede, Düzce, Mudurnu, UşakGediz ve AyvalıkEdremit depremleri. Türkiye tarihinin hiçbir devresinde, beş yıllık bir zaman periyodu içinde böylesine şiddetli depremler yaşanmış değil. Üstelik, 1940'lı yılların ilk yarısında başımıza gelen belâ ve musîbetler, on binlerce insanımızın canına mal olan yıkıcı depremlerle sınırlı değil. O uğursuz dönem, aynı zamanda kaht û galâ yıllarıdır. Yokluk, kıtlık ve kuraklık had safhadadır. Ekmek dahil, temel gıda maddeleri karneye bağlanmıştır. Köylü, kendi imkânlarıyla ekip harmanladığı hububatının dahi sahibi