Hz. Mevlana bu zamanda olsaydı

Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz ki, Allah her yüzyılın başında bu ümmete dinî işlerini yenileyecek bir Müceddid gönderecektir." (Ebu Davud, Melahim, 1)

Müceddid, yenileyen, yeni bir şekil veren, yeniden güçlendiren anlamında olduğu gibi Hz. Peygamberin (asm) sünneti terk edilip bid'atlar yayılınca insanlara yeniden dinlerini öğreten ve bu bid'atleri bertaraf etmeye çalışan İslâm bilginlerine verilen isimdir.

Araştırmalara baktığımızda şimdiye kadar 14 Müceddidin geldiğini anlıyoruz. Buna göre kayıtlarda 13. Asrın Müceddidi Mevlana Halidi Bağdadi, 14. Asrın Müceddidi Bediüzzaman Said Nursi'dir. Fakat "Bediüzzaman'ın çok belirgin ve diğerlerinden farklı bir özelliği de Müceddid olarak zatını değil; "Risale-i Nuru" göstermiş olmasıdır. Tecdit işi ve işlevi bir şahıstan bir kitaba intikal ettirilmiştir. Bediüzzaman bunu tahdis-i nimet olarak ilan etmektedir. Buna yine "Risale-i Nur'un Şahs-ı Manevisi" adını vererek kendisinden sonra bir şahıs beklentisi içinde olunmaması gerektiğini ima ederek son Müceddid olduğunu ince bir siyasetle ifade etmiştir."1

"Hz. Mevlana, benim zamanımda gelseydi, Risale-i Nur'u yazardı. Ben de Hz. Mevlana zamanında gelseydim, Mesnevi'yi yazardım. O zaman hizmet Mesnevi tarzındaydı, şimdi Risale-i Nur tarzındadır." Bu sözü Bediüzzaman'ın talebelerinden Ahmet Gümüş nakletmektedir. (bk. Tanıyanların Dilinden, Ahmet Gümüş.)

Kur'an, bir manevi ecza hanedir. Bütün asırlarda insanların hastalıklarına devalar Kur'an'da vardır. Ancak bu ilaçları tespit edip nazara verecek eczacılara ihtiyaç vardır. İşte bu eczacılar ise, Cenab-ı Hakk'ın her asırda gönderdiği mücedditlerdir. Asırların ilaçları bellidir; müceddide düşen sadece onları ortaya çıkarmaktır.

Üstadımız, bu ifade ile şunu nazarımıza vermiş oluyor: Yani bu eserler bu asırda gelecekti. Mesnevi de Mevlana asrında gelecekti. Eseri ve müellifini bulunduğu asra göre gönderen ve şekillendiren Cenab-ı Hak'tır.

Bir çeşit eczacı olan mücedditler, sadece ve sadece birer sebeptir. Birer ağaç gibidirler. Ağacın, meyveyi tercihte ve yapmada haberi olmadığı gibi, mücedditlerin de eserlerin yazılmasında tercihleri yoktur. Asrın hizmet tarzı mücedditlerin ihtiyarından ziyade, Allah'ın istihdamıdır ve tavzifidir.