Bediüzzaman'ın yeğeni Abdurrahman Nursî

Yazdığı Risale-i Nur Külliyatı ile bir iman ve Kur'ân hizmeti hareketi başlatan Üstad Said Nursî, bu hareketin kendine özgün sistemini oluşturmuş ve talebelerine de bilfiil uygulatmıştır.Bu iman ve Kur'ân hizmeti günümüzde de bir şahs-ı manevî şeklinde devam etmekte ve inşallah kıyamete kadar da devam edecektir. Üstad'ın hayatına baktığımızda yaşadığı devirler ve yaptığı hizmet tarzı itibarıyla hayat devresini bizzat kendisi üç döneme ayırmıştır. Bunlar: 1. SaidEski Said, 2. SaidYeni Said ve 3. Said dönemleridir. Bahsedilen dönemlerin her birinde belirttiği fikirler ve hizmetin amaçları bakımından, hep aynı Said Nursî vardır. Yani, her döneminde aynı dâvâyı (iman ve Kur'ân hizmeti), farklı şekilde ortaya koyarak savunmuş ve hizmetini, yapmıştır. Külliyatı gözden geçirdiğimizde, Eski Said döneminde yeğeni Abdurrahman, ikinci Said döneminde başta Isparta kahramanları olmak üzere birçok talebesi, özellikle Hulusi (Yahyagil) Bey, üçüncü Said döneminde de ağırlıklı olarak Zübeyir Gündüzalp bu sistemin ana taşları olmuştur. Birinci Said devresine 'Eski Said', 2. Said devresine 'Yeni Said'de denmesi, fikrî bir farklılıktan ziyade bir metot ve tarz değişikliğidir. Üstad, Eski Said devresinde genellikle siyaset yoluyla ve ilim ile dine hizmet etmiştir. Bu dönemdeki en önemli ve birinci talebesi, abisi Abdullah'ın oğlu Abdurrahman'dır. "Abdurrahman Nursî'nin doğum tarihi kayıtlarda, 01.07.1902 olarak görülmektedir. Üstadın evlâd-ı maneviyesi ve 'Birader zadesi' olan Abdurrahman Nursî, 1929 yılında vefat ettiği bir çok kayıtta bulunmakla birlikte, Üstadın akrabalarından olan Hikmet Okur vasıtası ile Hizan Nüfus Müdürlüğü'nden temin ettiğimiz 'Nüfus Kayıt Örneğine' göre, vefatı 1931 yılı ve resmî adının Abdurrahman Okur yazıldığı görülmektedir. (Allah rahmet eylesin.) (Kaynak: Abdurrahman Nursî'nin Ankara Hayatı - Emin Talha Karamusa) Üstad, Abdurrahman için; "benim yegâne ma-nevî evlâdım ve medar-ı tesellim ve hakikî vârisim ve bir deha-i nuranî sahibi olacağı muhtemel olan biraderzadem Abdurrahman.." demektedir. Aynı zamanda başka bir yerde ise; "Hulûsî Bey'in selefi, yirmi altı yaşında vefat eden biraderzadem merhum Abdurrahman'ın, vefatından iki ay evvel yazdığı mektuptur." (Barla Lâhikası,