Kötülükte yarışıyorlar, iyilikte değil

İç savaş cehenneminden kaçarak bu ülkeye sığınmış insanları her kim ve her ne adına istismar ediyorsa etsin -açıkça söyleyelim- insanlıktan bile nasibini almamış demektir. İster bunu oy uğruna bir siyasetçi yapsın, isterse memnuniyetsiz bir vatandaşın bencilce bir şikayeti olsun; bu ülkeye sığınan Suriyeli veya herhangi bir sığınmacıya yaşam hakkını ve bir lokma ekmeği kim çok görüyorsa o kendini ve insanlığını çoktan yitirmiş, kaybetmiştir. Sığınmacıları hedef gösteren, ülkemizin sırtında bir parazitmiş gibi sunan; onları lanetli bir varlık gibi lanse ederek yaşadığımız tüm kötülüklerin başlıca nedeni gibi yansıtan başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve partisinin yöneticileri olmak üzere; faşizmi erdem diye sunan Zafer Partisi Başkanı Ümit Özdağ ve Sinan Ogan gibi siyasetçiler; Nazi kafalı profesör ve akademisyenler; birçok yayın kuruluşu, gazete, köşe yazarı ve sivil toplum kuruluşu şunu bilmeli ki; şikayetlerinin, kışkırtmalarının, provokasyonlarının ya da Suriyeli sığınmacılarla ilgili söylediklerinin hiçbir akıllı mantıklı izahı, hiçbir anlamı ve hiçbir önemi yoktur, olamaz; zira en temel insanlık değerlerine ihanet edenlerin bu ülkeyle, bu toplumla, ortak yaşamla ilgili edeceği tek bir doğru sözü, önerisi asla olamaz. Bir insana hayrı dokunmayanın insanlığa hayrı hiç dokunmaz. Suriyelilere hayrı dokunmayanın da bu ülkeye hiçbir hayrı olmaz. Bu açık ve net. Muhalefet dediğimiz kötülük yumağında kendini kaybetme hali ve insanlıktan çıkma durumu o kadar ileri boyutlara ulaşmış ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve başkanlığını yaptığı kabinenin cesur üyeleri olmasa, düne kadar bir parçası olduğumuz toprakların -bugün buraya sığınan- insanlarını günah keçisi yapıp topluca vahşice linç edecekler. İç savaşın cehenneminden kaçanları burada tekrar cehennem ateşine atacaklar. Bencilliğin kör kuyularına