Haşhaşiler geri mi döndü

Bazı gelişmeler ya da haberler vardır ki, insana "yok artık, bu kadarı da olamaz" dedirtir. Ankara Emniyeti'nin sorumluluğunda süren Ayhan Bora Kaplan suç örgütü soruşturmasından bahsediyorum. Kaç gündür el altından hep bu konu konuşuluyor. Soruşturmayı yürüten bazı şube müdürü ve yardımcıları, gizli tanık Serdar Sertçelik adlı suç örgütü üyesi üzerinden tanınmış siyasetçilere, eski ve yeni bakanlara, iş insanlarına düzmece ifadelerle suçlamalar yöneltmeye kalkışmış.

Ses kayıtlarının internete düşerek deşifre olması üzerine söz konusu emniyet mensupları hakkında inceleme başlatıldı. Bu skandal, doğal olarak akla FETÖ'cü polis ve savcıların hazırladığı 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimini getirdi. Basına yansıyan bilgilere göre kullandıkları yöntem, usul, tarz FETÖ'yle bire bir aynı.

Tabii, bu olayın vahim yanı uzakta köşede kalmış bir şehirde değil, Başkent Ankara'da emniyet içinde 1725 Aralık benzeri bir kumpas girişiminin baş göstermiş olması. Söz konusu haberi duyanların ilk tepkisi "neler oluyor, FETÖ bitmemiş miydi" biçiminde oldu

Yöntem, tarz, usul FETÖ'yle bire bir aynı. Siyasiler hakkında gizli tanıklara imza attırılarak hazırlatılan ifadeler, yolsuzluk, rüşvet içeren iddialarla 17-25 Aralık'taki girişimin aynısı. Patlak veren skandala bakıldığında bir anlamda FETÖ imzası gibi duruyor her şey.

MHP lideri Devlet Bahçeli de dünkü grup konuşmasında konuyla ilgili şu tespitlerde bulundu: "Birkaç emniyet müdürünün açığa alınmasıyla geçiştirilemeyecek bir komplo devrededir. Nitekim hedef; MHP, AK Parti, Cumhur İttifakı ve son tahlilde Türkiye'dir."