CHP'li başkanların 'liyakatli' akrabaları

Hakkını teslim etmek gerekiyor; Kılıçdaroğlu da fena bir siyasetçi değildi. Cumhurbaşkanı seçilmek için makam mevki ne verse hepsini dağıttı. Kağıt üzerinde ne var ne yok her şeyi pay eti. "Halil İbrahim sofrasını daha da büyüteceğiz" sözleriyle 6'lı masayı genişletti.

Kılıçdaroğlu'na nasip olmadı fakat CHP, 31 Mart yerel seçimlerinde çok sayıda belediye yönetimini kazanarak büyük bir sofraya kurulmuş oldu. Kılıçdaroğlu gitti fakat CHP aynı CHP'ydi; davaları makam mevki davası olmanın ötesine geçemedi.

Kazandıkları belediyelerdeki en ballı koltuklara başkanın eşi dostu hısımı akrabaları oturtuldu. Medyaya yakalanmamak için yeni yöntemler geliştirildi. CHP'li başkanlar ve milletvekilleri, koordine halinde eş dost hısım akraba transferi yaparak, yer değiştirme suretiyle hiçbir koltuğu 'yabancıya' kaptırmadılar.

Yıllardır kafamızı ütüledikleri o 'liyakat' eleştirileri de böylece birkaç günde çökmüş oldu. Suçüstü yakalandıklarında ise "liyakatli akraba" yalanına sarıldılar. "Yeğenim üniversite mezunu" diyerek dibini buldukları nepotizmi meşrulaştırmaya çalıştılar.

CHP'li başkanların kazandıkları belediyelere eş dost hısım akrabayla birlikte çökmesi CHP'li seçmende büyük bir şok etkisi yarattı. Seçim öncesi "liyakat" eleştirilerinden etkilenen CHP'li seçmen, yeni başkanların bu kadar açıktan, göz göre göre, kimseye kulak asmadan eşini, dostunu, akrabasını belediyeye dolduracağını şüphesiz beklemiyordu. Daha şimdiden büyük bir hayal kırıklığı yaşadıkları söylenebilir. Bu kadarla da sınırlı kalmayacaklar tabii; CHP'li başkanlar, 5 yıl boyunca yan gelip yatacak. "Erdoğan bizi engelliyor" demeyi sürdürecekler. Birkaç konser ve biraz da sosyal medya belediyeciliği yaparak göz boyayacaklar. Boşuna dememişler, keskin sirke küpüne zarar. İster günlük davranışlarımızda ister siyasi hayatta öfkeyle alınan kararların zarardan başka bir şey getirmediği bir kez daha kanıtlanmış oldu. Umalım tekrarı yaşanmasın!