Ferman padişahın meydanlar bizimdir!

"Sarayda yaşayan başka, kulübede yaşayan başka düşünür."

Sosyalizmin kurucusu Karl Marx'ın bu sözünün doğruluğunu kendi yaşam pratiğimizde her gün test ediyoruz.

Bir yanda açlık sınırının bile altında ücret alarak yaşamlarını sürdürmeye çalışan milyonlar, bir yandan saray şatafatıyla yaşayan "mutlu azınlık".

Saraydakiler ne düşünürse düşünsün, yönetimin akıldışı ekonomi politikaları yüzünden başlarını sokacak bir evi bulmakta zorlanan, maaşı üç dört market alışverişinde tükenen, gelir dağılımı adaletsizliğin mağduru milyonlar sözlerini geçen yerel seçimde söylediler.

İşçiler emekçiler, toplumun ezilenleri, ötekileştirilenleri 1 Mayıs'ta ise meydanlarda söyleyecekler sözlerini.

Ve üretimin başkenti İstanbul'da bir ellerinde karanfil bir ellerinde Anayasa Mahkemesi kararıyla 1 Mayıs'ın sembol meydanı olan Taksim'e yürüyecekler.

BAYRAM DEĞİL MÜCADELE

İşçi sınıfı ve tüm emekçiler yine bir 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü bayram gibi değil yine yasaklarla, engellerle karşılıyor.

Yine bir ekonomik krizden geçen Türkiye'de emekçiler en zor dönemlerden birini yaşıyor. 20 yıllık AKP iktidarı döneminde emek değil sermaye el üstünde tutuldu. Milli gelirden emeğin aldığı pay yüzde 26'ya düştü.

Kapitalizmin azgınlaştığı, neoliberalizmin tüm haklara saldırmaya başladığı bir dönemde işçinin haklarını koruması her geçen gün daha zorlaşıyor.

Oysa Türkiye'de sendikalaşma oranı yüzde 15'in altında. Özel sektörde yüzde 5 bile değil.

Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu'nun (ITUC) 148 ülkeyi kapsayan raporuna göre Türkiye, 2023 yılında "çalışanlar için en kötü 10 ülke" arasında yer alıyor. Bu ülkeler şöyle:

Bangladeş, Belarus, Ekvador, Mısır, Esvatini, Guatemala, Myanmar, Filipinler, Tunus.

Raporda "2023'te işçilerin özgürlükleri ve hakları acımasızca saldırıya uğradı. Polis protestoları bastırdı ve sendika liderleri keyfi olarak tutuklandı" vurgusu yapılıyor.

Türkiye Küresel Haklar Endeksi'nde ise "işçi haklarının garanti altında olmadığı" anlamına gelen beşinci grupta yer alıyor.

Neoliberalizmin işçiyi özgürleştireceği masalları bitti. Bir yandan da dünyada dijitalleşme, yapay zekâ meslekleri tehdit ediyor. Araştırmalar yüzlerce mesleğin yok olacağını söylüyor. Artık sadece mavi yaka, beyaz yaka yok. Grisi, pembesi ekleniyor. Yeni bir dünya düzeninin eşiğindeyiz.

Örgütlenme, yeni döneme hazırlanma, dayanışma bundan sonra daha da önemli.