İster beyaz yaka olsun ister mavi yaka, Türkiye'de çalışan olmak bir de üstüne kadın olmak eşitsizlik, güvencesizlik, görünmezlik demek. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2025 Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu'na göre dünyada kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 68, erkeklerin yüzde 90 seviyesinde.
Türkiye'de ise kadınların işgücüne katılımı sadece yüzde 35 civarında, erkeklerde ise bu oran yaklaşık yüzde 70.
Geçen hafta yeni bir araştırma yayımlandı. Bu kez araştırma plazalarda, kurumsal ortamlarda çalışan kadınların sorunlarına yönelikti.
FutureBright ve SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği'nin gerçekleştirdiği "Beyaz Yaka Kadınlar Araştırması".
Türkiye'de kurumsal hayatın vitrinine yakından bakan araştırmanın sonuçları, camdan tavanı değil adeta kalın bir beton duvarı işaret ediyor. Rakamlar tanıdık, tablo alarm verici.
ASLA EŞİTLİK YOKAraştırmanın sonuçlarına göre kadınların yüzde 74'ü "İş hayatında kadın asla erkekle eşit değil" diyor. Yüzde 50'si, "Ekonomik zorunluluk olmasa çalışmam" diye ekliyor. Bu iki cümleyi yan yana koyduğunuzda ortaya çıkan şey bir tercih değil, tükenmişlik.
ünkü bu ülkede kadınlar çalışmayı "kendini gerçekleştirme" hayaliyle değil, çoğu zaman mecburiyetle sürdürüyor. Ve o mecburiyet, her gün biraz daha ağırlaşıyor.
Araştırma çok net söylüyor: Sistem erkeklere göre kurulmuş. Beyaz yaka kadınların dörtte üçü bunu böyle görüyor. Aynı pozisyon, aynı sorumluluk, aynı performans... Ama daha fazla emek, daha fazla görünmezlik.
İş görüşmeleriyle başlıyor hikâye. Yetkinlikten önce özel hayat. Medeni durum, çocuk planı, "İleride düşünür müsünüz" soruları. Erkeklere sorulmayan, sorulması normalleştirilen sorular.
TACİZ VAR CEZA YOKalışma hayatına girince tablo değişiyor mu Hayır. Kadınların üçte biri çalıştığı kurumda bilinçli ayrımcılık olduğunu düşünüyor. Sözleri kesilen, giyimi tartışılan, aynı davranışı sergilediğinde erkek meslektaşından daha sert yargılanan kadınlar... Taciz sınırında gezinen davranışlar, cezasızlıkla besleniyor.
Her 10 beyaz yaka kadından 4'ü çocuk sahibi olmanın kariyerinde sorun yaratacağını düşünüyor. Terfi, ücret artışı, karar alma süreçleri... Hepsinde cinsiyetin belirleyici olduğunu söylüyorlar. Erkek için "baba olmak" bir artı, kadın için "risk".
Evde ise mesai hiç bitmiyor. En az bir maaş gerektiren bakıcı lüks, destek sınırlı, yük kadının üzerinde. Regl izni kâğıt üzerinde var ama fiiliyatta yok. Olan yerde bile kullanamayan kadınlar var. ünkü "ayıp", çünkü "abartı", çünkü "iş aksar".

16