28 Şubat'ın en büyük mağduru

Altı partinin bir araya gelerek ülke meseleleri konusunda ve problemlerinin çözümünde irade beyan etmeleri demokrasi adına tarihi bir dönüm noktası sayılabilir. Ayrışmanın, kutuplaşmanın, ötekileştirmenin prim yaptığı bir dönemde bu konsensüsün sağlanması çok önem arz etmektedir. Ne var ki ikinci toplantı tarihinin 28 Şubat olması bazı çevrelerce farklı yorumlara sebep oldu. Aslında 28 Şubat'ı hatırlayanlar çok iyi bilirler ki o gün o postmodern darbenin demokratik yollarla engellenmesi hususunda Milli Görüş'ün Lideri, zamanın Başbakanı merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca'mız o günkü bütün partilerin kapısını çalmış, liderleriyle görüşmeler yapmış ne yazık ki müspet bir cevap almak şöyle dursun aksine darbecileri destekler konumda bulmuştu. Sadece merhum Muhsin Yazıcıoğlu, hocanın yanında yer almış, maalesef o da demokrasiyi kurtarma adına yeterli olamamıştı. O günkü o duruma bakıldığında bugün altı siyasi partinin bir araya gelmesi tekraren vurgulamak gerekir ki çok önem arz etmektedir. Darbeci zihniyete, teokratik devlet anlayışına, diktatöryalara verilen en güzel cevaptır. pushfn('ads'); 27 ve 28 Şubat Milli Görüş camiası için kederli ve hüzünlü günlerdir. Bu kasvetin ortadan kalkması için elimizde bir fırsat var, bu fırsatla birlikte Saadet Partisi'nin çok önemli bir sorumluluğu var. Bugünkü içine düştüğümüz ekonomik krizden kurtulma reçetesi olarak Adil Düzen teorisini ortaya koyması ve Havuz Sistemi ile Denk Bütçe uygulamalarının hayata geçirilmesi hususunda diğer partileri de ikna ederek çözüm yolu benimsemesi gerekir. Bugünkü düştüğümüz ekonomik krize yol açan sebeplerden bize göre biri Derviş modeli kapitalist sistem biri de iktidarın beceriksizliğidir. Bu krizden çıkmanın yolu ancak Milli Görüş zihniyeti ve kadrolarıyla sağlanabilir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi 54. Hükümet'in uyguladığı ekonomi modeli