Veren El, Alan Elden...

İktidarın lideri vatandaşlarla sohbet ederken bulunduğu konumu unutuyor olacak ki, samimi bir havada yemeden içmeden de söz ediyor. Yine bunların birinde Tokat'ta çiftçilerle yapmış olduğu bir toplantıda her akşam yatmadan önce manda yoğurduna Medine hurması, kestane balı, yulaf ezmesi katarak yediğini ve bunun da şifa olduğunu söyledi. Evet, doğrudur, tabiî ki şifadır. Şimdi vatandaş soruyor: "Ben ömrümde yemediğim, tatmadığım bu taamları nasıl alacağım" "Ben işçiyim, memurum, emekliyim, engelliyim, işsizim... Bize manda yoğurdu gönderecek belediye başkanı da yok..." Doğduğum köyde bir Halil amca vardı. Durumu, maddi imkânları yoksul sayılacak derecedeydi. Kendisi de biraz hasta idi. Nasıl olmuşsa bir miktar yağ ile bal temin edebilmiş. Gayesi yağ ile bal yediğini anlatacak ya, insanların toplandığı ve sohbet ettiği yer genelde caminin önü olur. İşte burada, "Ya arkadaşlar" demiş, "Şu yağ ile bal bana öyle iyi geliyor ki" diyince, mukallit gençlerden birisi yanına yaklaşmış, "Halil amca yağ ile bal kime iyi gelmiyor ki" demiş. İşte Sayın Erdoğan, manda yoğurdunun, kestane balının, Medine hurmasının, yulaf ezmesinin sağlık için iyi olacağını kim bilmiyor ki Vatandaş sizden onları temin edeceği ortamı ve imkânı sunmanızı bekliyor. pushfn('ads'); Yine iktidar liderinin bir konuşmasında, " Asgari ücret yeniden tespit edilebilir mi" sorusuna verdiği cevap: "Vatandaşımızdan, hele hele işçimizden böyle bir şeyi esirgemeyiz. Veren el alan elden hayırlıdır" Evet, söz çok doğru, amenna. Nebiler nebisi böyle buyurmuş. Ama sanki kendi ceplerinden sadaka, fitre mi veriyorlar da böyle söylüyorlar. İşçinin emeğinin karşılığını vereceksiniz, üstelik de kaşıkla verip kepçeyle alacaksınız, sonra da veren el olarak hayırlı olacaksınız. Bu nasıl bir mantık, nasıl bir anlayış Külliye'de sadece AK Partilileri ağırlamak, yedirmek, içirmek de "veren el alan elden hayırlıdır" anlayışıyla olsa gerek. Ya yetimin hakkı Külliye'deki ikramları rüyasında dahi göremeyen yoksulun hakkı Bunların vebali kimden sorulacak Bu hakkın kimden sorulacağı biliniyor olsa da yine de soruyoruz. Bunlar Milli Görüş gömleğini çıkarttıkları ilk zamanlarda içlerinde biraz Milli Görüş kırıntıları var gibiydi. Şimdi bakıldığında Milli Görüş'ten yana bir kırıntı dahi kalmadığı ne yazık ki bariz olarak görülüyor. Milli Görüş'ten kırıntı kalmadığının en çarpıcı örneği şudur: Milli Görüş'ün merhum Lideri Erbakan Hoca'mız, 3 Ocak 2010'da biz engellilere yapmış olduğu bir konuşmada, "Bizim size yaptıklarımız, verdiklerimiz sizin için bir ulufe değil, sizin tabii hakkınızdır" diyordu. Bu farkı hâlâ fark edemeyenler var ise bu ülkede siz merak etmeyiniz