Siyasetin Yozlaşması-ıı

Aynı başlık altında yayımlanan yazıda, siyaset ve iktidar olguları üzerine, kuramsal temellerini hatırlatmaya da çalışarak, irdelemede bulunmuştuk. Siyaset ve iktidar olguları çeşitli açılardan, farklı bilim dallarına dönük yönleri itibariyle ele alınıp incelenmiş ve zengin bir birikimin oluşmasına kaynaklık etmiştir. Yeniden ele alınıp incelenmeleri, zengin bir birikim oluşturmaları, bu iki olgunun, aynı zamanda kavramın tam, mükemmel ve değişmez bir içeriğe ve niteliğe kavuşturuldukları anlamına gelmez. Aksine, yeni şartlara, değişen ihtiyaçlara, durumlara, ortaya çıkan imkânlara, en önemlisi de bilginin, biliminbilimlerin, düşüncelerin gelişimlerine bağlı olarak yeniden inceleme, araştırma, irdeleme ve sorgulamalara konu edilmesi gerekmektedir. Söz konusu gereklere göre hareket etmeyen, inceleme, araştırma, irdeleme ve sorgulamada bulunmayan toplumlar, yönetimler, devletler, kısaca kültür ve uygarlıklar, önce duraklama, arkasından kendi içine kapanma ve yozlaşma, sonra da çürüme ve çökme süreçlerini yaşamak durumunda, hatta zorunda kalırlar. Tarih bu konuda sayısız örneklere sahiptir. pushfn('ads'); Öte yandan siyaset ve iktidar olguları, salt kuramsal bir nitelikte görülemez, görülmemelidir de. Sadece bu niteliklerine bakarak, eğer mümkün olsa bile, yeni yaklaşımlar, duyarlıklar, düşünümler ile yetinilmiş olunsaydı, sonuçta bir tür söylenceye (mythos), destana, masala veya "mesele" dönüşmekten, evrilmekten kurtulamazlardı. Oysa siyaset ve iktidar, zaman ve mekân unsurlarının değişiklik göstermelerine koşut (paralel) olarak yeniden ele alınıp incelenmeleri, irdelenmeleri, sorgulanmaları zorunludur. Çünkü hayatın içinde ve hayatın belli ölçeklerde yeniden belirlenmelerinde, tanımlanmalarında ve kavranmalarında olmazsa olmaz (sine qua non) bir işlev, önem ve anlam üstlenmektedirler. Son altmış yıl çerçevesinde, siyaset ve iktidar olgularını uygulamalara yansıyışları bağlamında, genel çizgiler ve durakları doğrultusunda irdelemelerde bulunulabilir. Bu duraklardan birisi 12 Mart '71 Muhtırası'dır. Üzerinde hâlâ tartışmalar yapılmasına rağmen, 12 Mart Muhtırası, '61 Anayasası'nın getirdiği birtakım yeni kural ve kurumlar sayesinde belirli bir toplumsal gelişmenin yönünü kesmişti. Fakat bu müdahaleye rağmen, '73 Genel Seçimi sonunda, farklı dünya görüşüne ve siyaset anlayışına sahip iki parti ( CHP ve MSP) koalisyon ortaklığıyla Kıbrıs Barış Harekâtı'nı, sanayileşme gibi, tarihten süzülüp gelen temel bir sorunu siyasetin ve iktidarın gündemine taşıyabilmişlerdi. Bu aynı zamanda, "önce ahlâk ve maneviyat" deyiminde ifadesini bulan "milli sanayi", yani kendi imkân ve gücüne