Bir tasarım ve yansımaları

Bilincince olunsun olunmasın her insanın hayatına dair bir amacı, hayali ve bunlara yönelik tasarımı, tasavvuru, dolayısıyla planı vardır. Benzer durum toplumlar ve devletler bakımından da söz konusudur. Ancak toplumlar, özellikle de devletler, amaçlarını, hayallerini, tasarım ve tasavvurlarını belirlerken, bunları gerçekleştirmeye çalışırlarken, salt kendi varlıkları göz önünde tutmazlar. Aslında kendi varlıklarını ilgilendiren amaç, hayal ve tasarımlarının bir gereği olarak, yakın veya uzak diğer toplum ve devletleri hesaba katmak durumundadırlar. Bunların gerçekleşmesi farklı yöntem ve yollara başvurmayı gerektirir, kimi zaman da zorunlu kılar. Başvurulan yolların en başında savaş gelmektedir, ama bazen da antlaşmalar yapılmak suretiyle istenen ve beklenen sonuca ulaşılır. Savaşın da çeşitli şekillerde ortaya çıktığı söylenmelidir. pushfn('ads'); Tarihi bakımdan Akdeniz havzası, küçük büyük iktidarların, hakimiyetlerin, devletçiklerin, hanedanlıkların, devletlerin ve imparatorlukların kuruluş ve yıkılışların zengin bir laboratuarıdır, denebilir. Ortaçağın Haçlı Seferleri, Yeniçağdaki bilim, sanat ve teknolojilerin devreye girmesiyle farklı görünüşler ve çeşitli yöntemlerin kullanılmalarına yerini bırakacaktır. Ancak, temeldeki düşüncenin varlığını koruduğunu da muhtelif olaylarda gözlemlemek mümkün olabilmiştir. Amerika tarafından Irak'ın işgali esnasında Bush, bilinç altındaki o düşünceyi dile getirmekten kendini alamamıştı. Ortadoğu, özellikle Anadolu, Akdeniz havzasındaki olayların, oluşumların, kuruluş ve yıkılışların nirengi noktası, kilit taşı konumunda olagelmiştir. Bizans İmparatorluğu (Doğu Roma)'na rağmen, yaklaşık onuncu yüzyıldan itibaren Müslüman Türkler, söz konusu konumun belirleyicisi olmuşlar ve bu rollerini, karşılaştıkları engellere karşı sürdürebilmişlerdir. Son olarak, 12 Eylül Hareketini bu bağlamda değerlendirmek, kırk yıllık süreçteki gelişmeleri doğru bir şekilde anlamak ve ona göre bir yol arayışına yönelmek gereği vardır. 12 Eylül Hareketinin, on bir Eylül'e kadar gerçekleşen anarşi hareketlerini gerekçe saymanın gerekçesinin ne kadar uydurma olduğu ortadadır. On iki Mart '71 Muhtırası'nın gerekçesi olan, "toplumsal bilinç, siyasal gelişmelerin önüne geçti" nedeninin bir başka çeşidi 12 Eylül Hareketine temel alınacaktı. Fakat burada önemli bir unsur vardır. O da, toplumsal gelişmelerin yönlendiricisi konumunda yer alan iktisadi gelişmelerin dayandığı ve "Karma İktisadi Sistem" gereği devletin işlevinin ve görevinin, bütün zorluklara rağmen, etkin kullanılmasıydı. Buna karşı "Serbest Piyasa Ekonomisi" söylemiyle, "Vahşi Kapitalizm" uygulamaya konuldu. "Evrensel İnsan Hak ve Özgürlükleri" ilkesinin, şartlara