Açlık

Başlığa bakarak oruç (savm) ibadetinin sadece "aç" kalma eylemine indirgeyen bir yaklaşım hatıra getirilmemelidir. Kaldı ki, bir mükellefiyet olarak bildirilen oruç, her şeyden önce emir kipinde bildirilen bir ibadettir. Dolayısıyla, aç kalıp kalmamak ibadetin farziyetini teşkil eden bir nitelik değildir. İbadetin yerine getirilmesi sürecinde ortaya çıkan bir durumdur. Mükellefiyet şartlarına bakıldığında bu durumun nasıl anlaşılması gerektiğini belirlemek mümkündür. Burada, aç kalma durumu doğrudan iradeye bağlıdır. Bir başka ifadeyle, açlığı ortadan kaldırıcı çeşitli yiyecek ve içeceklere sahip olunmasına rağmen, belli zaman aralığında iradi olarak onlarla ilişkinizi kesiyorsunuz. İşte iradenin kullanılması suretiyle belli bir süre içinde kesilen bu ilişki, yine iradeye başvurularak kesilen noktada tekrar kurulmaktadır. Aç kalınması, herhangi bir dış etken veya güç tarafından size dayatılmamakta, aksine iradenizi sağlıklı bir şekilde işleterek mükellef kılındığınız ibadeti gerçekleştirmektesiniz. Elbette, yapılan ibadetin sizi yönlendirdiği bir amaç söz konusudur, o da Allah'ın rızasını, hoşnutluğunu kazanmaktır. pushfn('ads'); İlmihal bilginleri, ibadetlerin kolay anlaşılması için bir takım tasnif ölçütleri geliştirmişlerdir. Orucu bedeni ibadetler başlığı altında zikrederler. Ancak burada beden kavramını sadece biyolojik, fizyolojik olguyu dar anlamda yorumlayıp ele aldığımızda meseleyi, yani ibadetin anlamını da aşırı bir şekilde sınırlandırma durumuyla karşılaşılabilir. Onun için irade olgusunun önemini dışta tutmamak gerekir. Bu da, biyolojik ve fizyolojik varlığımızı geniş bir açıdan kavramaya götürür bizi. Sözgelimi oruç ibadetinin her bir bireyin psişik hayatında meydana getirdiği tecrübe ve onun doğurduğu bir takım yeni duygular, anlayışlar, değer ve değerlendirmeler böyledir. Gerçekten oruç ibadetinin tecrübesi, iradi olarak nimetler içinde belli bir süre onlardan uzak kalmak suretiyle, yaşadığımız hayatın pek üzerinde durulmayan bir yönünü ya da anlamını içselleştirmemizi sağlamaktadır. Bunu, psişik bir olay olarak açlık diye nitelendirdiğimiz bir durum şeklinde yaşarız. Ama bu durum bizim kişiliğimizde bir takım yeti ve güçleri fark etmemizin kapısını aralarken, aynı zamanda kişiliğimizin kurulmasında etkin olan bir takım değerleri, yani erdemleri de derinden