Kırk birinci saat

Yeni Şafak İSMAİL KILIÇARSLAN - Kırk birinci saat"Ben Kristof Kolomb'un uşağı değilim ben ırmakçıyım, denizci değilim"Denizi sevmediğinden değil. Ondan değil. Bir ırmak gibi akan insanlık birikimine bir katkı sağlamanın derdi onunkisi. O yüzden ırmakçı. Akıp gidenle birlikte akıp gitmek için değil. Ondan değil. Akıp giden akıp giderken "ben buradaydım ve üzerime düşeni yapmanın derdini bir mermi gibi taşıyarak yaşadım hayatımı" diyebilmek için.Ali olmaktan düşler kuran bir düşbaz o. Kandan elbiseler giyen biri. Çocuk yüreğinin ateş aldığı parasız ve yatılı günlerinde beş bin, on bin, yirmi bin yıla sırtını dayayan, ekmeğini oradan usul usul yontan sivil bir cesaret o. Herkesin dediğini dememek itiyadında. Herkesin yaptığını yapmamak niyetinde. Akıp gidenle akmamak derdinde. Akıp gidene müdahale edebilirse tarihi tersine çevirebileceğini biliyor. Ve biliyor ki tarih tersine dönerse insanlık huzur bulacak. Cezayir'in atları, Kudüs'ün çocukları, İstanbul ve Şam ve Bağdat ve Semerkant huzur bulursa insanlık dirilecek.Boşuna değil "yağmur duası"na çıkması. Yağmuru çok sevdiğinden değil. Ondan değil. Yağmur yağarsa, o büyük, o bereketli yağmur tıpır tıpır tıpırdarsa, yedi iklim dört bucak o büyük yağmurla temizlenirse baharın geleceğini biliyor."Yağmur duasına çıksaydık dostlar Bulutlar yarılır hava açardı Şimdi ne ihtimal ne de imkân var Göğe hükmetmekten kolay ne vardı Yağmur duasına çıksaydık dostlar"O olmadan kalınabilir mi dünyada Şairin şirini yonttuğu yer aşk değilse söyleyin nedir Aşkla bile yana döne, pişe yana olgunlaşır bir şiir. Oradan büyür ve başka bir makama yükselir. Aşkı bilir şair. Züleyha'yı bilir, Belkıs'ı bilir, Leyla'yı zaten. Ve birden, cebinden Züleyha'nın, Belkıs'ın, Leyla'nın yanına iliştirilecek bir sürpriz çıkarıverir. Ve kim bilir, yağmur bir kez daha çıkar karşımıza. Yağmuru sevdiğinden değil. Ondan değil. Yağmurun neye yol açacağını bildiğinden ve dünya sürgününün ne manaya geldiğini çoktan anladığından."Mona Roza siyah güller ak güller Gülce'nin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah, senin yüzünden kana batacak Mona Roza siyah güller ak güller"Değişenle değişmek istediğinden değil. Ondan değil. Değişmeyeni iyice bildiğinden ve değişmeyeni değişenle anlatmanın zorunluluğuna inandığından. Gelir ve Sultanahmet Çeşmesi'nin tam karşısına bağdaş kurarak kökünden değiştirir Türk şiirinin söyleşini. Tak taklarını duyduğumuz pinpon topları da dâhildir bu yeni şiire, bekâr bir ölümün fener alayı şöleni de, o kuklaların kukla olmadığı da ve elbette konuşmasını bilmemek de.Yaşadığı çağa itirazlarını yüksek sesle ve çekinmeksizin dile getirmek değilse nedir bir şairin ödevi İnsanın yerinden edilmesine, yurdundan kovulmasına sesini yükseltmeyecekse