Şuursuzluk!

İnsanoğlu korktuğunda, hayatta kalması tehlikeye girdiğinde, sahip olduğu her şeyi yitireceğini anladığında şuursuzca davranır. Mantık, akıl yürütme, plan yapma yeteneklerini kullanamaz. Kısaca yılana sarılır. Şimdi neden böyle bir giriş yaptım Çünkü sadece insanlar değil, kurumlar, partiler, iktidarlar da her şeyi yitireceklerini hissettikleri anda yılana sarılma misali davranışlar sergilerler. Örneklerle ilerleyelim: AKP-MHP iktidarı içten içe her şeyi yitireceğini hissettiğinden yıllardır uyguladığı planları devreye sokmaya başladı. Ama her daim uygulamaya soktukları planların artık tutmadığının farkına varmıyorlar. Basit örneklerle gidelim, ülke ahalisi her gün fiyatı değişen ürünler karşısında çaresizlik içinde sürüklenip giderken inadım inat mevduat faizini aşağı çekiyorlar. Siper enflasyonu bu şekilde durduracaklarını sanıyorlar. Yani böyle bir şuursuzluk görülmüş, duyulmuş değil. A, bir de ancak parası çok olanların yüzünü güldüren kur korumalı mevduat faizi var. Türkçesi biz garibanlar, parası çok olanları besliyoruz çünkü dolar arttıkça bu mevduatın epey bir kısmını devlet ödüyor, yani biz!Bu şuursuzluk giderek insanların alım gücünü düşürdüğünden, bir de market sahiplerinin (ne kadar giydirirsem o kadar iyi) davranışlarıyla daha da bilendiğinden evet artık ülke sadece çok zenginlerin alışveriş yaptığı bir pazar haline dönüşüyor. Şimdilerde evine haftalık bir kilo kıyma alanların giderek sadece 250 gram kıyma alabilmelerini hep birlikte göreceğiz. "Ama bütün kahveler, lokantalar tıklım tıklım, herkeste para var" dediğinizi duyar gibi oluyorum. Doğrudur karapara, emeksiz elde edilen para nüfusu seksen milyonu geçen bir ülkede on beş milyonun deli para harcamasına neden oluyor. Bir de Rus zenginlerinin, Ukrayna zenginlerinin, Arap ülkelerinden gelenlerin cepleri kadar dolu ki ceplerini boşaltmak için harcadıkları para şimdilik bizim karnımızı da doyuruyor.Şuursuzluk dedim ya insana neler yaptırıyor. Ansızın ülkenin en yoğun insan trafiği olan İstiklal Caddesi'nde bomba patladı. Ardından Güney sınırımızda bombalama başlattı. Ancak dünya değişiyor, kaos içinde oradan oraya devrilen ülke insanımız artık savaş istemiyor! Demokrasi getireceğiz diye Irak ve Suriye'de binlerce insanın ölmesine, yoğun göçlere neden olan Amerikan kuşatmasının getirdiği acıları en yakından gören biziz! Fransızlar değil! İsveçliler değil! Sınırlarımız içinde bir savaş başladığında nereye göç edeceğimizi de düşünen bizim!Şimdi gelelim şuursuzluğun şahına! Anlatacağım hikâyeler İzmir'in kenar semtlerinde çalışan bir belediye görevlisinin ağlayarak anlattığı hikâyeler. Okulda beslenme saati, küçücük bir kız çocuğu okulun hemen dışında bir ağacın altına saklanmış. Görülmekten korkuyor çünkü onun beslenme çantası yok. Karnı aç sadece annesinin plastik bir şişeye koyduğu suyu içiyor, su açlığı bastırır.O da ne bir fırın kapının önüne kullanımı geçmiş simitleri, poğaçaları sıralamış. Çocuk sokağın tenhalaşmasını bekliyor. Simitlerin,