Bu yurdu sevmemek mümkün değil!

Benim vazgeçemediğim bir huyum vardır, ne zaman yurtdışına çıksam dönüşte ağlarım. Gezip gördüğüm yerlerle kıyasladığımda, ülkemin uygarlıklar açısından zenginliğine yeniden şaşırıp, bu zenginliğin pek de bilinmediğini düşündüğümden ağlarım. Şimdi bunu açıklamaya çalışacağım. Sakın alınmak yok.

Diyelim ki ben Peru'dan Machu Picchu'dan (kralların sayfiyesi) yeni dönmüşüm. Machu Picchu'yu her gün 4 bin turist geziyormuş. Evet ilgi odağı olması gereken bir yer ama o kadar işte. Oysa yıllar önce ülkemizi doğudan batıya karış karış gezmeye niyet eden gezgin bir çifte rastlamıştım. Adeta dehşet içindeydiler çünkü işlerinden 3 aylık bir izin almışlardı ve iki ayda ancak Ağrı'dan Kapadokya'ya gelebilmişlerdi.

Hakkâri'de rastladıkları kral heykellerinin neden yarı çıplak olduğunu ve sadece bir şarap matarası taşıdığını çözememişlerdi. Biraz yardım ettim. Hakkâri, en eski uygarlıkların kentlerinden biriydi ve daha sonra Büyük Roma İmparatorluğu'nun uç kalelerinden biri olmuştu. Kralların neden sadece şarap matarası taşıdığını ben de bilmiyordum ama Anadolu'nun geçmişte bir şarap ve bira ülkesi olduğunu biliyordum. Çünkü öyle verimli bir toprak parçasıydı ki üzümün en âlâsı, arpanın en verimlisi bu topraklarda yetişirdi. İlk Hıristiyanların düşmanlarından kaçıp yerleştikleri Kapadokya bir şarap cennetiydi. Bizim en yakın atalarımız Bin Tanrılı Hititler de sefa düşkünüydü ve birasız güne başlamazlardı.

Ne güzel zamanlarmış değil mi Neyse ki Anadolu'da hâlâ evlerde şarap yapma geleneği sürüyor, bira da artık evlerde demleniyor. Yani sözümün başına geliyorum, biz bu ülkeyi hak ediyor muyuz

Bir şeye çok seviniyorum. Paramız pul oldu ya, artık halkımız ülkesini tanımadan Paris, Roma, Singapur'u gezmeyi bıraktı. Şimdi Güneydoğu Anadolu turları tıklım tıklım dolu, Kars yolculuğu kışın olmazsa olmazı oldu. Kars'a gittiğimde çok duyduğum bir söz vardır: "Şu Ruslara çok kızıyoruz. 30 yıl kaldılar, kent dünya kenti oldu. Niye gelmiyorlar ki Yapılacak daha çok iş var." Kızmayın Kars'taki o güzelim binalar, heykeller, yollar Ruslar tarafından yapılmış. Yani Anadolu'da birkaç kent dışında Osmanlı buralara uğramamış. Neyse ki Selçuklular varmış da Erzurum, Kayseri, Konya, Alanya güzelim oymalı camilere, medreselere, kervansaraylara kavuşmuş. Osmanlı için Anadolu vergi toplanan ve askere çağrılan insanların ülkesi olmuş. Matbaanın kurulmasını geciktiren, dünyanın saygı duyduğu Piri Reis'in kafasını uçuranlar da hep Osmanlı. Bergama Sunağı'nı Almanlara hediye eden de Osmanlı padişahı.

Ecdadımız Osmanlı diye övünenler, ecdadımız 42 uygarlığı yok sayıyorlar. Neyse ki Halikarnas Balıkçısı'nın ve arkadaşlarının inanılmaz mücadelesi ve arkeoloji sayesinde uygarlığın yeşerdiği toprakların artık Anadolu olduğu kabul edildi. Yani sadece Afrodisyas ve Efes antik kentleri binlerce gezgini, geçmişe meraklı insanları şaşırtmaya yeter.

Mardin Midyat'a gidip ay tanrısının en muhteşem tapınağı Dara Harabelerini, Şanlıurfa'ya gidip Soğmatar Harabelerini görmediyseniz işiniz zor. Dara Harabeleri mason toplantılarının yapıldığı ilk yer. Soğmatar ise benim ve birkaç arkadaşımın keşfi sonrası artık tabelası olan ve yolu kolayca bulunan bir yer oldu. Övünüyorum.