Şimdi en çok barışa ihtiyacımız var!

Bugünlerde sık sık duyuyorum; "Üçüncü Dünya Savaşı başladı başlayacak!" Bence çoktan başladı. Hafızamızı tazeleyelim, Amerika Birleşik Devletleri 2003 yılında, "Nükleer silah var!" gerekçesiyle Irak'a girdi ve 1 milyon sivil öldü, bunlardan 500 bini çocuktu. Sonra özür dilendi: "Yanlış anlaşılma olmuş, Irak'ta nükleer silah yokmuş." Bu arada çocuklar en çok susuzluktan öldüler. Susuzluktan ölüm başka şeye benzemez, usuldan akıl seni terk eder ve ne yaptığını bilmeden derin bir uykuya dalarsın. Böyle oldu, dağlarda çocuklar derin bir uykuya daldılar.Ve o sırada silah tacirleri, (onların milliyeti yoktur, onların vicdanları yoktur, onların acıma duyguları yoktur) onlar sadece ceplerine inen parayı saydılar ve keyifle ellerini ovuşturdular. Sonra Suriye'de, gene Amerikan destekli ölüm örgütü IŞİD ortaya çıkıverdi. Ve ardından binlerce kadın, utanç içinde kıvrıldıkları köşelerden ölümü çağırdılar. Tecavüzlerle hırpalanan sadece bedenleri değildi, ruhları da bir daha tamir olmayacak şekilde örselendi. Bir daha hayat onlar için eskisi gibi olmayacaktı, her uykuya daldıklarında tecavüzcülerinin hırslı soluklarını yüzlerinde hissedeceklerdi. Korkuyla, acıyla çığlık atarak uyanacaklar ve uyandıklarında bir daha hiçbir zaman anne olamayacaklarını düşünüp usulca ağlayacaklardı. Ve o sırada silah tacirleri, kapattıkları otel odalarında, kokain çekerek en uç fantezilerini gerçekleştirdikten sonra el sıkışıp birbirlerini tebrik ettiler. Bu arada erkekler ağladı. Çünkü ellerinden hiçbir şey gelmedi. Kafalarına silah dayayan militanlar, onlara sordular, "Bu kadın senin mi" Adam usulca başını eğdi, militan gülerek şöyle dedi, "Helalini bana bıraktığını söyle", adam yutkundu, yanı başında duran karısının yüzüne baktı, kadın kocası ölmesin diye başıyla "Evet" demesini söyledi ama adam söyleyemedi ve militan gülerek onu vurdu ve kadını kolundan tuttuğu gibi başka bir odaya götürdü.(Barış, dünyanın sana ihtiyacı var.)Ve o sırada silah tacirleri, petrol zenginleri birlikte en şatafatlı sofralarda iftar açıyorlardı.Bu arada, on yaşlarında küçük bir kız çocuğu kucağında yeni doğmuş kardeşiyle birlikte bir dolabın içinde saklanmıştı. Dolabın kapağı ansızın açıldı ve bir militan kızı görünce yüzünde bir gülümseme elini uzattı. Kız sevinmişti, militan kızı dolaptan çıkardı, evde bulunan testiden doldurduğu bir bardak suyu kıza uzattı. Kız minnetle suyu aldı, içti. Militan kızın kucağındaki bebeyi usulca çekip aldı. Kız ne olduğunu anlamadan öylece duruyordu. Militan, küçük bebeğin kollarından tutup çevirmeye başladı sonra bebeği şiddetle duvara vurdu, duvar kan içinde kaldı. Militan kahkahalarla gülüyordu. Küçük kız ağlayamadı sadece dondu kaldı.. Ve o