Faizde ve kurda anlaştılar mı

Merkez Bankası, perşembe günü politika faizini beklentilerin üzerinde 500 baz puan artırarak yüzde 40'a çıkardı ama iç piyasanın bundan pek etkilenmediğini gördük. Döviz kurlarında kontrollü bindelik artışlar devam ediyor, borsa küçük marjlarla inişli ve çıkışlı dalgalı seyrini sürdürüyor, mevduat faizi oranlarında ise sınırlı bir artış olacağa benziyor.

Politika faiz oranındaki bu cesur artışın asıl sebebi daha çok yurtdışından sıcak para çekebilme hamlesi gibi görünüyor. Uzun süredir bu konuda arayış içinde olan Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan ikilisi ile yabancı fonlar arasında faiz ve kur düzeyi ile ilgili bir mutabakata varılmış olabileceğini düşünüyorum. Merkez Bankası'nın yaptığı açıklamalardan, politika faizi oranının bir miktar daha (250 veya 500 baz puan) artırılarak faiz artış sürecinin sonlandırılacağı, yılsonu dolar kurunun ise 30 lira civarında tutulacağı anlaşılıyor. Arjantin'den sonra dünyanın en yüksek faizini veren ülke konumuna yükselmiş olacağız. Sıcak para gelecek, Türkiye'de kısa vadede dünyanın en yüksek faizini elde edecek, kurdan da kayba uğramayacağı için döviz bazında yüksek getiri elde edecek. Ne oldu Sonunda elin tefecisine mahkûm olduk ama siz bunu başarı gibi de anlatabilirsiniz.

Pandemi sonrası diğer ülkeler enflasyonu dizginlemek için faizleri yükseltirken Türkiye'yi yönetenler "nas" dediler, epistemolojik kopuş dediler, politika faizini yüzde 8.5'a kadar düşürdüler; kur zıpladı, resmi enflasyon yüzde 85'lere çıktı. Rezervler eridi, cari açık, döviz borçları ve bütçe açığı riskli seviyelere yükseldi. Belli kesimler zenginleşirken enflasyonun bozduğu gelir dağılımı ve yoksullaşmanın faturası dar ve sabit gelirlilere çıktı. Ödemeler dengesi krizi riski olmasa, tüketime ve borçlanmaya dayalı kalitesiz büyüme modelleri sürdürülebilir olsa iktidarın bu gidişe itirazı da olmazdı. Şimdi mecburen rasyonel zemine ve klasik ekonomi politikalarına döndük diyorlar ama çok yüksek maliyetlerle karşı karşıyayız.

ENFLASYONLA SÖZDE MÜCADELE

Yüzde 61 civarında gerçekleşen resmi enflasyon oranına göre bile yüzde 40'a çıkarılan politika faizi (yıllık bileşik hesabıyla), hâlâ yüzde 7.6 civarında bir negatif reel faize işaret ediyor. Gelecek 12 ayda beklenen enflasyona göre ise yüzde 3.6 civarında bir pozitif reel faiz verilebilir. Ancak Türkiye'de son yıllarda beklenen enflasyon rakamlarının hiç tutmadığını ve sürekli yukarı doğru revize edildiğini biliyoruz. Sayın Şimşek, enflasyonu düşürmekte kararlı olduklarını ve bunun sürdürülebilir büyümenin önkoşulu olduğunu söylüyor. Yerinde ve doğru bir değerlendirme ancak bunun sadece faiz oranlarının artırılmasıyla sağlanması mümkün görünmüyor.

Merkez Bankası yeterince miktarsal sıkılaştırmaya gitmediği için piyasada likidite bolluğu var. Bütçe açığının 2022'de 139.1 milyar lira iken, 2023 yılında 1 trilyon 633 milyar lira, 2024 yılında ise 2 trilyon 652 milyar lira olacağı öngörülüyor. Sadece Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2023 yılında 36.5 milyar lira olan bütçesi, 2024 yılında yüzde 151 artışla 91.8 milyar liraya çıkarıldı. KÖİ projeleri kara delik gibi bütçeyi yutmaya devam ediyor. Devletin tasarruf yapmadığı bir yerde enflasyonla mücadele yapıldığına kimse inanmaz. Kaldı ki önümüzdeki yerel seçime kadar kamunun para dağıtacağını geçmiş tecrübelerimize dayanarak söyleyebiliriz. Demek ki yerel seçime kadar enflasyonla mücadele ediliyormuş gibi yapılacak.