Enflasyonun sebebi emekçiler mi

İktidar tarafından, çalışmayan ve açlık sınırının altında maaş alan milyonlarca emekliye sadaka mahiyetinde, bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin lira ikramiye verileceği müjde olarak açıklandı. Gerçekten de bu iktidar, her konuda başarılı algı ve propaganda yöntemleri sergiliyor ve hiçbir derde deva olmayan sadaka mahiyetindeki bir tutarı bile müjde diye açıklayabiliyor.

Sayın Şimşek ise maaş ve ücret artışlarının enflasyonu artırdığını söylüyor. Enflasyonu neyin artırdığına bakalım. İşgücüne yapılan ödemelerin cari gayrisafi katma değer içindeki payı 2018 yılında yüzde 33 iken, bu oran 2022 yılında yüzde 26.3'e düştü. Net işletme artığıkarma gelirin payı ise 2018 yılında yüzde 49.5 iken 2022 yılında yüzde 53.7'ye yükseldi. Görülüyor ki bu ülkede ücretlilerin milli gelirden aldığı pay, yıllar itibarıyla sürekli azalırken bile enflasyon yükseliyor. Enflasyonu artıran unsurlardan biri "Faiz sebep enflasyon sonuçtur" politikası olmasın Ya da bilinçli olarak tercih edilen enflasyonist ve kalitesiz büyüme politikasına, bütün kesimlerin artan borçlarına ve dağıtılan ucuz kredilere ne dersiniz Harcamalardaki keyfiliğin, kamu-özel işbirliği projelerindeki kara deliklerin, 12 trilyonu aşan M3 para arzının, servet transferi sağlayan politikaların, fiilen rekabetsiz hale gelen kamu ihalelerinin veya benzerlerinin enflasyonun artışında hiç payı yok mu Bütün bunları görmezden gelerek kapitalizmin değirmeninde sürekli öğütülen emekçileri yüksek enflasyondan sorumlu tutmak büyük haksızlık olmuyor mu

KRİZİN FATURASI DAR GELİRLİ VE ÇALIŞANLARA ÇIKARILIYOR

Ücretlilerin milli gelirden aldığı pay sadece seçim dönemlerinde artırılıyor, sonra da kaşıkla yapılan bu artışlar enflasyon yoluyla kepçeyle geri alınıyor. Bütçe verileri, 2024'ün başında seçim öncesi bu senaryonun tekrar oynanacağını gösteriyor. Nitekim Türkiye ekonomisini değerlendiren IMF, 2023 yılsonu enflasyon oranını yüzde 69.1 olarak tahmin ederken 2024 yılsonu enflasyon oranını ise yüzde 46 olarak öngördüğünü açıkladı.

Biliyoruz ki enflasyonist dönemlerde kârlarını enflasyonun üstünde artıran şirketler bu işten kazançlı çıkıyor. Varlık sahipleri bu işten kazançlı çıkıyor. Türk Lirası borcu olan devlet bu işten kazançlı çıkıyor, enflasyonist ciro ve kârlar üzerinden vergi toplayan devlet bu işten kazançlı çıkıyor. Ancak enflasyonun adaletsiz bir vergi yükü gibi etkilediği dar gelirli ve ücretli kesimler, bu krizin yükünü taşımaya ve yoksulluk sınırının altında yaşamaya devam ediyor.

BÜTÇENİN İKİ YAKASI BİR ARAYA GELMİYOR

Açıklanan bütçe gerçekleşmelerine göre, ocak-ağustos bütçe harcamaları 3 trilyon 382 milyar liraya ulaşmış görünüyor. 2023 yılının tamamında öngörülen toplam harcama rakamı ise 6 trilyon 563 milyar liradır. Demek ki kalan dört ay içinde, ilk 8 ayda yapılan harcama tutarı kadar bir harcamanın daha yapılacağı anlaşılıyor.

Öngörülen harcamaların yüzde 38'i cari transfer harcamalarına ayrılmış durumda. Bunlar; kamu teşebbüslerine, sosyal güvenlik kurumlarına, döner sermayeli işletmelere, fonlara ve diğer teşekküllere yapılan "görev zararları", genel yönetim kapsamında yer alan kurum ve idarelere yapılan "Hazine yardımları" ve çeşitli kesimlere yapılan karşılıksız yardım ve desteklerden oluşuyor.