Vurun ilahiyat hocalarına

Yakın zamanlara kadar tamamen marjinal durumda olan birtakım dini yapılar ve bunların çoğunlukça itibar görmeyen şekilci din anlayışları ne oldu da son yıllarda bu kadar öne çıktı, görünürlüğünü arttırdı ve daha da önemlisi toplumda geniş bir kabul veya ilgi kazandıDini bütünüyle şekillere indirgeyen, meyvanın özüyle değil kabuğuyla ilgilenen, mektuba değil zarfa itibar eden, nasları literal anlamlarıyla yorumlayan, farklı anlayışta olanları derhal afaroz eden ve cehenneme yollayan bu saldırgan zihniyet nasıl bunca etkili hale gelebildiGerçi sol Kemalistler için aralarında fark yok ama dinin "eğitimi sınırlı" kesimlere hitap eden şekle dayalı yorumuyla şehirli ve eğitimli toplumlara seslenen akla ve hikmete dayalı yorumu arasında tarih boyunca korunmuş olan dengenin bozulması toplumsal düzenin geleceği adına da ciddi bir problem oluşturuyor.Birkaç ay önce Prof. Mustafa Öztürk'ün, bugünlerde ise Prof. Mehmet Azimli'nin başına gelenler ortada. Bugünkü ilahiyatçılar kuşağının en parlak temsilcileri olan bir tefsir alimiyle bir siyer alimi cahil kalabalıklara hedef gösterilerek lince maruz bırakıldı. Adı geçen hocaların "yazdıklarının" tek satırını okumamış insanlar -ironik biçimde- bu din bilginlerini "yazdıkları" yüzünden hedef alıyorlar. (Çünkü okumaları gerekmiyor, birileri onlara bildiriyor neye nasıl tepki göstereceklerini.)Gerçi bizim ilahiyat hocalarının çoğu memlekette neyin ne olduğunu iyi bildikleri için birtakım ayaklara basmamaya çalışarak kendilerini o ayakların sahiplerinin şerrinden korurlar. Ne var ki bazı hocalar, sanki hoca değillermiş de dinin üstü örtülmüş orijinal mesajını açığa çıkarma vazifeleri varmış gibi (!) topluma bu yönde bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar, bununla da yetinmeyip haksızlık veya kötülük saydıkları tutumları faillerinin kim olduğuna bakmadan eleştiriyorlar! İşte bunlardan biri olan Azimli Hoca bir süre önce Sezen Aksu olayında provası yapılan bir saldırı kampanyasına maruz şu anda. Hiçbir haklı gerekçesi olmayan, daha doğrusu sahte gerekçesi bile zorlukla imal edilen bir suçlama attılar ortaya birileri. Çünkü bir fikri beğenmemek yetmiyor, o fikrin aslında bizim değerlerimize hakaret anlamı taşıdığına inanmak -ve hassas kitleleri buna inandırmak- da gerekiyor.Azimli olayındaki durum tam olarak bu. Siyeri Farklı Okumak eserinde hoca bir görüşü eleştiriyor Hz. Peygamber'in ilahi vahye mazhar oluşunu, risalet misyonunu, toplumsal ve manevi önderliğini "nesebiyle" açıklama yaklaşımına karşı çıkıyor. Bu yaklaşımın soy ve ırk üstünlüğü gibi İslam'ın reddettiği cahiliye temayüllerine kapı açması endişesini ifade ediyor.Okuduğunu anlamaktan aciz kimi zevatın veya daha da kötüsü okuduklarını kasıtla çarpıtarak kamuoyunu galeyana getirmeye çalışan birilerinin "Peygambere hakaret" dedikleri ifadeler bunlar. Galiba eserin bağlamı ve ana fikri itibarıyla "Nasıl olsa ne demek istediğim belli" rahatlığıyla, kullanılan kelimelerin üzerinde fazla titizlenmeksizin kaleme alınmış iki cümle Azimli Hoca kimi okurların uyarısı üzerine "Yanlış anlayan olabilir" hassasiyetiyle 2011'deki baskısından itibaren bu bölümleri kitaptan çıkartmış. Ancak kitapta artık bulunmayan o satırlar bugün arşivlerden çıkarılıp insanları tahrik etmek için sosyal medya üzerinden yayılıyor. Aslında okuduğunu anlama kabiliyeti olan hiç kimse bu satırları da -ilk önce FETÖ'nün 2014'te Dicle Üniversitesinde ayağına basan Azimli'yi itibarsızlaştırmak için ortaya