Marangozlukta form eğitimde reform

Hükümetimiz kısa bir aradan sonra yeni bir eğitim reformuyla daha karşımızda!

Eğitimde ikide bir reform yapılmadan olmuyor çünkü. Göreve gelen her bakan kendi reformunu yapmadan gitmeyecek ki Türkiye'nin büyük reformlar tarihine adı yazılabilsin.

Mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim diye dalga geçmiş vaktiyle bir bakan. Şimdikiler ise "Reform yapmasam maarifi nasıl idare edeceğim" der gibiler.

Kaç yıldır kaç defa eğitim reformu yapıldı, hiçbiri hayırla anılmıyor ama yine de "Bakın, bu son" diye millete bir reform daha sunuluyor.

Hükümetimizin anayasayı bugüne kadar kaç defa değiştirdiğini unutup "Yeni bir anayasaya ihtiyaç var" diye yeniden her zamanki yemeği ısıtıp önümüze getirmesiyle aynı taktik.

Evet, sorun var. Evet, sorunu biz çözemiyoruz. Evet, bizim yaptıklarımız sorunu daha da büyüttü. Ama bunun sorumlusu biz değiliz, sistem. Sistemi değiştirmemiz lazım. "Tesisatın komple değişmesi lazım. Duvarları bir kere daha kıracağız, fayansları tekrar sökeceğiz" diyen usta ağzıyla söyledikleri bu aslında.

Şaka bir yana, eğitim alanında reform diye yapılan değişiklikler problemi çözmedi, üstüne üstlük yeni problemler üretti. Eğitim sistemimiz -ameliyat masasında kalan hasta gibi- reform masasından kalkamamış durumda.

Dünya ülkelerindeki okul çocuklarının başarı seviyelerini karşılaştıran PISA programında Türk öğrencilerin hangi performansı gösterdiği ortada.

Üniversite diplomasını fetişleştirip dağa taşa fakülte binası kondurmak başarı sayılıyor bizde. Öğrenci sayısıyla bile övünüyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç yıl önce "Türk yükseköğretim sistemi ileri bir seviyeye ulaştı. Üniversite sayımızı 77'den 207'ye çıkardık. Almanya'dan çok çok ilerdeyiz onu söyleyeyim" diyerek dönemin Alman Başbakanıyla ilgili bir anısını aktarmıştı: "Merkel'e 8 milyon 400 bin üniversite gençliğimiz var deyince şöyle bir 'üff' dedi."

Türkiye'deki öğrenci sayısını duyunca şaşkınlığını "üff" diyerek gösteren Merkel'in ülkesinde eğitimin kalitesi nasıldır, diye düşünenlerin sayısı fazla olmadığından gurur okşayıcı bir anekdot bu.

Oysa Türkiye'yi yönetenlerin Almanya'daki, Amerika'daki, Hollanda'daki ve diğer gelişmiş ülkelerdeki eğitimin kalitesine bakıp "üff" demeleri gerekir. Onların yaptığını biz niye yapamıyoruz diye bir düşünmeleri, konunun uzmanlarına da sorup bu büyük meseleye bir çözüm bulmaya çalışmaları gerekir.

Okul binası sayılarıyla, öğrenci sayılarıyla övünüp "Almanya bizi kıskanıyor" diyerek vatandaştan oy almak daha kolay olduğu için bunu yapmıyorlar. Akıllarına geldikçe reform yapıyorlar. Sistemi yap-boz oyuncağına çeviren bu sözüm ona reformların hangi sonuçları verdiğini de PISA listelerinden takip ediyoruz.