Amerika'da var bizde niye yok

Dünyadaki teknolojik gelişmeler alanında Türkiye'nin pek ön sıralarda olduğu söylenemez maalesef. Çünkü teknoloji bilimsel araştırmaların sonucunda ele edilen bir ürün. Bilimsel araştırmalar derseniz üniversitelerin işi. Ne var ki bizim ülkemizde üniversiteler bilimsel araştırmalar yapılan kurumlar olmaktan ziyade "yüksek lise" durumunda. Hocalar öğrencilere ders anlatmaktan fazlasına ne vakit ne de imkân bulabiliyorlar bu sistemde. Kütüphanelere veya laboratuvarlara girmeden araştırma yapılıyormuş gibi yapılıyor çoğunlukla.Birkaç köklü devlet üniversitesi ile birkaç vakıf üniversitesi dışarıda tutulursa, geriye kalan "yüksek lise"lerdeki eğitimin kalitesi de liselerden daha iyi değil. Çok değerli akademisyenlerimiz, dünya çapında değerli bilim insanlarımız var elbette. Ama bu insanlara hak ettikleri değeri vermediğimiz gibi, uluslararası standartlarda bilimsel araştırma ortamı da sunmuyoruz. Bunlara bağlı olarak, yurt dışına beyin göçü herkesin bildiği en büyük problem zaten.Ne acı ki giderek daha da kötüye gidiyor durum. Ülkemizdeki üniversitelerin sayısıyla övünüyoruz. Nedense eğitim kalitesi veya bilimsel araştırma alanındaki başarılar umurumuzda değil.Buna karşılık, "beğenmediğimiz" ABD'de üniversitelerin sayısından ziyade ürettiği bilimsel bilgi önemseniyor. Dünyanın en başarılı yüz üniversitesi listesinde bu ülkeden 27 eğitim kurumu yer alıyor. Türkiye ise bu listede yok. Hatta, bırakın ilk yüzü, ilk beş yüz arasında bile Türk üniversitesi yok son birkaç yıldır!Şu da var ki eğitim kurumlarının kalitesi ve değeri kampüs sınırları içinde ölçülmez. Hatta asıl ölçüm yeri kampüsün dışıdır. Örnek olarak yine şu "beğenmediğimiz" ABD'ye bakalım. Son dönemde Amerikan üniversitelerinde geliştirilen teknolojik çalışmaların sonucu olarak kurulmuş olan ve kısa zamanda birçoğu Türkiye'nin bütçesi kadar cirolara ulaşmış bulunan Amerikan şirketlerinin sayısı hiç az değil.Orada oluyor da burada neden olmuyor Belki ipucu şu noktada: Devlet kurumları orada üniversite ile endüstri dünyası arasındaki işbirliğini düzenleyen, destekleyen ve denetleyen bir rol oynuyor. Gerek eğitim kalitesi gerekse teknoloji üretimi alanındaki küresel endekslerde İngiltere, Almanya ve Çin gibi ülkeler biraz geriden de olsa ABD'yi izliyorlar.Peki, bizim eksiğimiz ne Teknoloji üretimi alanında Türkiye'nin yeri neresi Bizim ülkemizde "eğitilmiş insan gücü üretimi" dünya ile rekabet edebilecek durumda mıBu soruların cevapları belli herhalde. Bizde lafa gelince mangalda kül bırakılmaz ama neyse ki bu yüksek yüksek iddiaların hayata geçirilmesi gerekmez!Oysa "Bal bal demekle ağız tatlanmaz" demiş atalarımız. "Türkiye dünya lideri olacak" veya "Yakında ilk 10 ekonomi arasına gireceğiz" gibi lafları ne kadar çok söylerseniz söyleyin, o mutlu hedefe ulaşabilmenin belirli şartları var. Onları sağlamadan olmaz. "Lafla peynir gemisi yürümez" de demiş çünkü atalar.Vatanseverlik veya milliyetçilik hamasi nutuklar atmakla olmaz. Ülkenizi yükseltecek işler yaparak olur.Son yıllarda uluslararası arenada ciddi bilimsel başarılara imza atmış olan -Nobel ödüllü Aziz Sancar gibi veya Covid aşısını geliştiren Özlem Türeci ile Uğur Şahin gibi- çok sayıda Türk bilim insanı var. Ancak hepsinin ortak özelliği çalışmalarını batı ülkelerinde gerçekleştirmiş olmaları.Bu detay yeterince anlamlı olmalı.Dağa taşa üniversite binası inşa etmek ve sonra bunların sayısıyla övünmek, akademik makamları eşe dosta ve ahbap çavuşa istihdam yaratmak için kullanmak memleketin hayrına olan işler değil. Şehir Üniversitesi'ni