İsveçli Ericsson DEAŞ'a, RCELL YPG'ye

Batılı bazı ülkelere ve şu sıralar İsveç'e neden terör örgütlerini desteklediklerini sorduğunuzda size insani nedenler söylerler. Eğer iddialarında ve yaptıklarında tutarlı olsalardı bakış açıları budur deyip geçebilirdik. Ancak perde arkasında ne yaptıkları bir yana, sadece medyada bir araştırma yapıldığında bile durumun hiç de öyle olmadığı görülebilir. Mesela daha bu yılın başında İsveçli telekom devi Ericsson'un bir skandalı ortaya çıkmıştı. Skandal, NATO üyeliği sürecinden hemen önce patlak verdiği için pek dikkat çekmedi. Oysa ki konu yine teröre destekti. Ericsson yönetiminin de kabul ettiği gibi; firma 2017 yılında Irak'ta DEAŞ'ın kontrolü altındaki bölgelerde telekom hizmetleri vermek için DEAŞ'a yüklü miktarda rüşvet verdi. DEAŞ Ericsson sayesinde kendi içinde uzun süre kesintisiz iletişim imkanına sahip oldu. Mesela Irak içindeki militanlar muhtemelen Ericsson'un sağladığı alt yapı sayesinde birbirleriyle görüşme imkânı buldular. En önemli ve ölümcül kararlar da İsveçli firmanın sağladığı olanaklar sayesinde militanlara eriştirilmiş oldu. Hizmetin içinde internet servisi de olduğu için o baş kesen videolar demokrasi ve insan haklarının beşiği sayılan İsveçli bir firma sayesinde yayılmış oldu. Ericsson bu hizmetten para da kazanmıştır. Yoksa kimse bedavaya DEAŞ gibi bir terör örgütüne hizmet etmez. Tıpkı Fransız çimento firması Lafarge'ın Suriye'de DEAŞ'a çimento temin etmesi gibi. Ericsson'un suçları bununla da sınırlı değil. Aynı firma Çin, Cibuti, Vietnam, Endonezya ve Kuveyt'te işlerini rüşvet yoluyla hallettiği için Amerikalılar tarafından cezalandırılmak üzereyken uzlaşmaya gitti ve 1 milyar dolar ceza ödemeye razı oldu. Ericsson'un başka ülkelerde verdiği rüşvetler için de devam eden soruşturmaları var. Acaba İsveçli telekomcular bu rüşveti de insan haklarının gelişimi ve azınlıkların korunması için mi vermişlerdir Şüphesiz ki konunun insan haklarıyla ilgisi olmadığı