Osmanlı ruhu ve Sultan Erdoğan

Bizde bazı öğrenciler devletin ücretsiz eğitimiyle meslek sahibi olduktan sonra yurtdışına kapak atıp oradan foto çekmenin gururunu(!) yaşasın, bazı ülkeler halkıyla ve devlet adamlarıyla yönünü Türkiye'ye dönmüş durumdalar. Katar'ın, Azerbaycan'ın ve diğer bölge ülkelerinin ağabeylik talepleri tamam da El Salvador lideri Nayib Bukele'nin bile Türkiye'ye gelmesi çok derin manalar taşıyor. Bunun iki sebebi olabilir. Birincisi, güçlü olanın ayakta kalıp zayıf olanın yok olacağı anlayışı uluslararası ilişkiler alanına hakim olmuş durumda. Fakir olan Güney ve Doğu ülkelerinin kaynakları yüzyıllardır sömürülüyor. Aslında bu ülkelerin halkının bir kısmı köleleştirilerek bedenleri de sömürüldü. Ve sömürü şekil değiştirerek devam ediyor. Fakir dünya sömürüye karşı koyamasa bile en azından ne olup bittiğinin farkında ve kaynaklarını korumak için ya kendileri arasında ya da kendilerine sahip çıkacak bir lider ülke arayışındalar. Hal böyleyken son 20 yıldır Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibinin izlediği dış politika sömürülen dünyanın dikkatini çekti ve Türkiye ile dost olmanın yollarını aradılar. Çünkü diğerleri geldi mi gitmiyorlar ve yapılan sözde her işbirliğinde güçlü olan kazanıyor(du). Düşünün ki zayıf bir ülkesiniz ve yer altından çıkardığınız bir iki kaynakla ülkeyi ayakta tutmaya çalışıyorsunuz. Sonra bir gün birileri çıkıp o madenleri çıkarmaya yardım edeceğini söylüyor ve siz de sözleşme yapıp kabul ediyorsunuz. Hatta size düşük faizli kredi de veriliyor. Ancak birkaç yıl sonra borçlar artıyor ve ödeyemiyorsunuz. Çaresiz yer altı kaynaklarınızı alacaklı ülkeye veriyorsunuz. Sonra sinsi bir planın mağduru olduğunuzu öğreniyorsunuz ama iş işten geçiyor. Üstüne bir de haydut devlet oluyorsunuz ve ambargolara maruz kalıyorsunuz. Venezuelaya bakın mesela. Dünyada en büyük petrol rezervine sahip ama halkı açlıkla mücadele ediyor. Çünkü büyük güçler öyle istiyor. Oysaki (ikincisi) Türkiye, dış politikasında kimsenin malında gözü olmadığını eylemde göstermenin yanı sıra bir menfaat beklemeden haksızlığa uğrayan ülkelerin yanında durarak farklı olduğunu gösteriyor. Hatta bunun için çok bedeller de ödüyor ama yine de vazgeçmiyor. Eğer Türkiye de çıkarcı davransaydı