Yavuz Bülent Bakiler ve Osman Yüksel Serdengeçti
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Kaderinizin önünden yürüyen nasibinizin, nasibinizin ardından giden kaderinizin; sizi nerede, nasıl, kimlerle karşılaştıracağını bilemezsiniz.
Osman Yüksel ve Yavuz Bülent ağabeylerin kaderleri ve nasipleri, Ankara'da, Denizciler Caddesinde kesişir.
Osman ağabeyin kendi boyunu kısmadan, diğerlerinin boyunlarını eğerek girdiği küçük kapılı, küçük odalı ama koca bir dünyanın sığdığı mekânında buluşur.
Maddi olarak küçük ama mana itibariyle nice ilim ve fikir adamlarımızın dergâhı olarak vazife görmüş dev bir düşünce havuzudur.
Yeri gelmişken, araya kendimi de sıkıştırıvereyim. Henüz 8-9 yaşında iken rahmetli babam, Osman ağabeyin yanına götürmüş, buraya Türkiye'nin imanlı adamları gelir demişti.
•
Yavuz Bülent Bakiler, dil konusunda hassastı.
"Dilini kaybedenler; ailemiz başta olmak üzere bizi millet yapan tüm dini-milli değerlerimize yabancılaşır, başka kültürlerin esaretini kabullenmek zorunda kalınır" derdi.
Dil konusunda ilk nasihatini Osman Yüksel'den aldığını ifade ederek şunları söylerdi:
"Annenin, babanın, konu komşunun bilmediği, anlamadığı kelimeleri asla kullanma! Dil canlı bir varlıktır. Zamanla dile bazı yeni kelimeler girer. Bazen de çıkar.
Yalnız sakın yenilik olsun diye milletimizin bin yıldan beri kullandığı; şiirine, nesrine, türküsüne, hikâyesine, romanına, vaazına, atasözüne katarak Türkçeleştirdiği kelimeleri çıkarma ve sahiplen!
600 yıllık bir çınarı kökünden söküp atarak; 'Bu devri Osmanlı'dan kalmadır!' diyerek yerine Frenklerin dilimize soktukları kelimeleri alma.
Böyle bir anlayışın bize dünyalar kadar zararı olduğu gibi kıl kadar faydası dokunmaz. Bizim dilimiz Türkçedir. Türkçe asırların ve milletimizin dilidir.
Bir de 'öz Türkçe' vardır ki, kendi kültüründen tarihinden kopanların lakırdısıdır. Sakın 'öz Türkçe' denilen köksüz, öksüz lakırdılara meyletme.
Zamanla görürsün, bu öz Türkçeciler İslâmiyet'e düşman oldukları için İslâm'la gelen, yerleşen, dal budak salan kelimelerimize de düşmandırlar".