Yaşar KaplanDavaya ve dosta vefa
Can özümden besmeleyi çekince
Dil yanmazsa ben yanarım sultanım
Hak uğruna bir sefere çıkınca
Yol yanmazsa ben yanarım sultanım.
Yukarıdaki dörtlük, dava ve dost denilince, ilk hatırlanacak isimlerden birisi olan merhum Abdurrahim Karakoç'a ait.
Bu dörtlüğü yine dava ve dost denilince, ilk hatırlanacak isimlerden merhum Yaşar Kaplan'ı anlatabilmek için alıntıladım.
Her iki isim de Hakk ve hakikat adına davasını omuzlamış vefa insanlarıydı.
"Davaya ve Dosta Vefa" başlığını, ahirete irtihalinin birinci yıldönümünde, Niğde'de andığımız Yaşar Kaplan ağabey için yazdım.
Geçtiğimiz 7 Ocak 2024 Pazar günü, Yaşar Kaplan'ın vefatının birinci yıldönümüydü. Niğde Belediyesi Kültür Merkezinde; Niğde Belediyesi, Niğde İlim Yayma Cemiyeti, Bem-Bir-Sen Niğde Şubesi, Niğde Önder İmam Hatipliler Derneği katkılarıyla yapılan bir açık oturum yapıldı. Aile fertleriyle birlikte saygın bir kalabalık vardı.
"Davaya ve dosta vefa", insanı insan eden en önemli unsurdur. Bu hususta merhum şöyle derdi:
"Davası olmayan kimsenin derdi olmaz, derdi olmayanın da vefası olmaz". Niğde'de davasına ve vefasına sahip çıkanlar olduğunu gördük.
Yaşar Kaplan ile uzun dönem yolculuk yapmış yakın arkadaşlarından Dr. Ali Cengiz Kalkan'ın yönettiği açık oturumda, yine yakın dostlarından Arif Dülger'in yanı sıra yazar Mehmet Yavuz Ay, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nevzat Topal ile şahsım birer konuşma yaptılar.
Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir'in açılış konuşmasını yaptığı programda, Yaşar ağabey çeşitli yönleriyle anlatıldı.
Mesleğe başladığımız acemilik günlerimde şahsıma söylediği şu sözleri hiç unutmam, açık oturumda da dile getirdim.
Demişti ki:
- "Kardeşim, bu memlekette suya sabuna dokunmadan yaşamak çok kolaydır. Lakin suya sabuna dokunmazsan hiçbir kirlilik arınmaz. Kirlilik almış başını gidiyor, eğer bu işi yapacaksanız; memleketinize, milletinize, devletinize sahip çıkmak adına, hak ve hakikat adına; suya sabuna dokunup, kirleri temizlemeniz lazım".