UEFA'nın İpleri Kimlerin Elinde

Otuz yıllık yazı hayatımda futbola dair, iki veya üç kere yazmışımdır. Top oynamışlığım gençlik senelerimde mahalle takımında kalmıştır.

Sporun kültürfizik hareketleri dışında diğer kısımlarından sadece "Milli Takım" adı altında icra edilenlerle ilgilenirim. Çünkü orada; "devletim, milletim, bayrağım" vardır.

Futbol başta olmak üzere mesele "Milli Takım" olunca coşarım ve hatta coşkum öyle irtifaya çıkar ki, yanımdakileri kaçıracak kadar.

İstanbul takımlarından herhangi birini tutmam. Çocuklarla aramızda takım yüzünden muhalefet çıkmasın diye biraz "Fenerbahçe" tarafına meyilli idim.

Bu meylimi de kulübün başındaki şahsın, sermayesinin arkasına sığınarak kibirli duruşu ve kibirli sözleri sebebiyle o ilgimi de kaldırdım.

Galatasaray ve Beşiktaş'a hiç yakınlığım olmadı. Dedim ya futbol için harcanan nefeslerin-paraların-kavgaların-kayıpların-tüketimin, insanı insanlıktan çıkaran fanatikliklerin maliyetine katkı sağlamak istemedim. Geçelim.

Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA), şanlı-şerefli-haysiyetli-başarılı-kararlı futbolcumuz Merih Demiral'a, "Bozkurt" işareti sebebiyle iki maç ceza verdi.

Bu cezayı insan olma ve insan kalma fıtratını taşıyan hiçbir toplumdan, dinden ve dilden kimse kabullenmedi. İnsani ölçüler içerisinde kabul edilecek bir durum değildi çünkü.

Sadece UEFA'nın iplerini tutanlarla kuklaların yanı sıra, ülkemizde ve dışarıda bulunan terör örgütleriyle, Müslüman düşmanlığından ötürü kimlik ve kişilik bunalımı yaşayan bir kısım kimseler oh çekti.

UEFA'nın tarihinde görülmemiş hızlı bir ceza kesildi. Baştan sona hukuksuz bir ceza olduğu son derece aşikârdı! Bu şu demek değil midir

İlgili kimseler, kendi kendilerine yeten kişiler değildir. İpleri başkalarının elinde olduğu gibi akılları da oraya satılmış demek değil midir

Böyle olmasaydı, Merih Demiral'a verilen ceza, bütün dünyada aklıselim sahibi insanlar tarafından ayıpla karşılanır mıydı Şu hakikat göz ardı edilmeyecek kadar açıktır.

..

UEFA siyasetin ve ideolojinin bataklığındadır.