Üç kıta on sekiz ülkede kurban

"Nefisten başlayarak her şeyi bu mihrak etrafında toplamak ve ebedi hayata yalandan inanmış değil, gerçekten bağlanmış insanlar sıfatıyla yaşayacağı ve öleceği yeri bilmek".

Üstad Necip Fazıl'ın, yukarıdaki "İman ve Aksiyon" bahsinde dile getirdiği, "Fedakârlık ve Disiplin" tarifine uyan kimselerden olmak ne güzel.

Bu seslenişin gereği Müslüman bir millet olarak, merhamet ve hikmet toplumuyuz. Hikmeti merhametle, merhameti hikmetle yoğurarak, insan olmanın ve insanlığa hizmet etmenin dünya ile ahiret arasındaki bir kavilleşme olduğuna inanmaktayız.

Bu vesile ile amentüsünde eksen kayması yaşamayan her müminin öncelikleri arasında; mazlumların yanında olmak, eksiklerini gidermek, acılarını dindirmek, teselli olmak gibi insani hasletler vardır.

Müslüman olmakla beraber esas Müslüman kalmanın önemli şartlarından birisi, elbette "Müminler kardeştir" ikazının gereklerini yerine getirmektir. Bu ikazın temelinde yaratılıştan gelen merhamet ve hikmet mayasının olgunlaşması vardır.

Ancak bu mayayı kendisine şiar edinmiş kimseler, Allah'ın rızasını kazanmak uğruna ömürlerini kontrollü ve adil şekilde yaşarlar. "Müslümanca yaşamak sorumluluktur çünkü."

İşte Deniz Feneri Derneği, ülkemizde ve dünyanın çeşitli coğrafyalarındaki yardıma muhtaç kimselerin her türlü ihtiyaçlarını gidermek üzere hayırseverlerimizin bağışlarını; "Müminler kardeştir" düsturunun ihyası adına "Üç Kıta 18'i" aşkın ülkede faaliyettedir.

Derneğin onlarca hayati icraatlarından birisi de kurban bağışlarını o coğrafyalarda kesmek ve ihtiyaç sahiplerinin evlerine kadar ulaştırmaktır.

Son yıllarda gidemiyorum ama geçtiğimiz senelerde bir hayli ülkeye giderek, bizzat kurban kesim ve dağıtım işlerinde gönüllü olarak bulunmuştum.

"Veren el ile alan el" arasında köprü olmak öyle güzeldi ki, anlatılmaz yaşanırdı.

"Ne veren eli, alan el", "Ne alan eli, veren el" görmediği ve bilmediği için hayırların en hası bu olsa gerek diyerek;