Osmanlı ve İstanbul'u kuran şehir Amasya (1)

Bir şehir düşünün ki, yok düşünmeyelim, görelim ve tanıyalım.

Bir şehir görelim ki, neredeyse her metrekaresi Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin tarihini, kültürünü, sanatını, sosyal hayatını, dini ve ilmi geçmişini ve bugün gelinen noktayı anlatsın.

Amasya işte böyle bir şehir. Her sokağı her caddesi her eseri bir tarih öğretmeni gibi. Elbet başka kavimler de gelip geçmiş ama Amasya'yı şehir yapan Selçuklu ve Osmanlı olmuş.

Osmanlı'yı ve İstanbul'u kuran şehir gerçekten de Amasya. Şehzadelerin, padişahların, paşaların, vezirlerin, ilim adamlarının, âlimlerin yetiştiği ve Osmanlı coğrafyasına dağıldığı bir şehir.

Malum Cihan Devletinin ikinci kurucusu Yıldırım Bayezid oğlu Çelebi Mehmet'tir. Fetret devrinden sonra Devlet-i Aliye'nin temelini Çelebi Mehmet burada atmıştır.

Selçuklu ve devamında bir Osmanlı şehri nasıl kurulur, hangi dini-milli değerlere göre medeni bir şehir inşa edilir, devletin ve milletin birliği için hangi kurumlar tesis edilir ve nasıl yönetilir gibi soruların şehri Amasya'dır ve Amasya'nın yaşayan tarihinde bunları görmek mümkündür.

Şehir tarihi yazmak, siyasi yahut fiziki tarihi yazmaya benzemez. Şehir tarihi ince eleyip sık dokunmalıdır. "Kılı kırk yarma" tabiriyle söyleyecek olursak; kapı kapı, pencere pencere, sokak sokak yazmak gerekir ki, nice görmezden gelinen yahut "Bir gereği var mı" gibi bazı önemli noktalar kaçabilir.

Bu anlamda Amasya'nın çok ciddi bir tarihi var. Tabii zatımın işi tarih dersi ve tarih anlatıcılığı olmadığına göre izlenimlerimizi yazma icabı bu kadarıyla yetinmeli. Yine de tarihine değineceğiz elbet.

Amasya'nın adı üzerine birçok bilgi mevcut. Çeşitli uygarlıklara dair izler, kalıntılar var ama bunları kutsayıp içinde yaşadığımız şehrin tarihini es geçmeyi veya anlatmamayı, bu toprakları vatan etmiş büyük bir millete karşı ayıp etmiş saymaktayım.