Menderes'in evine asılan idam hükmü
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Bugün (17 Eylül 1961) rahmetli Başbakan Adnan Menderes'in, sırf Müslüman duruşu ve milletimizin bağrına basması sebebiyle, siyasi kindarlar tarafından idam edilişinin 64. yıl dönümü.
64 yıldır unutulmadı, unutulması da imkânsız. Çünkü Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan idam edildi.
Hukuku gasp eden taife açık açık; "Sizi buraya tıkayanlar böyle istiyor" diye hukuk cinayeti işlediler. 64 yıldır onlar hâlâ beddua ile anılırken, şehitlerimiz rahmetle hatırlanmaya, arkalarından Fatihalar okunmaya devam ediyor.
Bu arada Özal'ı da rahmetle analım. Merhum Özal, milletimizin bağrında kor ateş gibi duran bu cinayetlerin biraz hafifletilmesi için Menderes'in naaşını, Yassıada'dan aldırarak, büyük bir millet-devlet töreniyle, Topkapı'daki kabrine defnini sağladı.
Siyasi tarihimiz, milletimiz tarafından sahip çıkılan üç lider kaydeder. Başbakan Adnan Menderes, Başbakan/Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Allah hayırlı ömürler nasip etsin, Başbakan/Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan.
Şimdi bu gerçeği göremeyenlere sözümüz yoktur. Zihniyetleri belli. Üçüne de düşmanlıktan asla taviz vermiyorlar. Rabbim şerlerinden korusun.
Yalnız tüm bu hakikatleri bildikleri hâlde yine her üçüne karşı siyasi garaz içerisinde onlarla ittifak eden sözde sağ uçurumdaki siyasilere ise söz külliyen kapalı. Şerlerinden kaçmalı.
*
Yazının başlığına gelelim. Menderes'in evine asılan idam hükmünü oğlu rahmetli Aydın Menderes şöyle anlatıyor:
"Bir gün öğlen eve gelmiştim. Biraz sonra kapı çalındı, annem kapıyı açtığında karşısında üniformalı sıkılgan bir polis memuru duruyordu. Elindeki yazıyı göstererek:
-'Efendim, kanun gereğiymiş, söylemeye dilim varmıyor ama idam edilenlerin evinin kapısına idam hükmü asılır ve şu kadar süre kalırmış, dilerdim ki, bu görev bana düşmeseydi ama devlet memuruyuz, elimden bir şey gelmiyor. Acınız çok büyük biliyorum. Ne olur beni affedin, hakkınızı helal edin' diyordu. Annem de: