Mehmed Akif ve şairliğinin ötesi

Mehmed Akif ve şairliğinin ötesi

HÜSEYİN ÖZTÜRK

Geçti mâzi denen o devr-i melâl,

Haydi fethet, senindir istikbal! Mehmed Akif.

İstiklal ve İstikbal şairimiz ve asrımızın büyük mütefekkiri Mehmed Akif Ersoy'un doğumunun (20 Aralık 1873) 151.yılı. Vefatı ise (26 Aralık 1936).

Mehmed Akif'i isteyerek veya istemeyerek İstiklal Marşı ile adeta dondurduk. Oysa merhum mütefekkirimiz şairliğinin ötesinde milli mücadelemizin kahramanı olmakla birlikte büyük bir düşünce üstadıdır.

Gerçi sadece şiirleri bile anlaşılmış olsaydı kâfi gelirdi ama şiirlerinin dışında vaazları, düz yazıları, dostlarıyla sohbetleri, şairliğinin ötesinde ayrı bir deryadır.

Akif, inandığı ve iman ettiği davasına dair düşüncelerini hayatı boyunca kimsenin hatırı için yahut dünyalık menfaatler için asla değiştirmiş değildir.

Örneğin ısrarla üzerinde durduğu bir mesele vardır. Yaşadıkça, gördükçe ve duydukça şu hususta azap çekmektedir ve şöyle demektedir:

-"Son zamanlarda Müslümanlığı ya büsbütün ortadan kaldırmak yahut ötesini berisini reddederek dinde bir teceddüt (yenileşme) husule getirmek isteyenler türedi. Her iki grup da dinden gafildir".

Evet, o yıllardan bugüne pek bir şey değişmemiş. Hele hele bir kere alınları secdeye varmamış, bir kere bellerini bükerek rükûa gitmemiş dinden bihaber zındıkların din adına ahkâm kesmeleri, adeta genetik olarak sürüp gitmekte.

Burada sözü yine Akif'e bırakalım:

"İslam'ın hüviyet-i hakikisine dair azıcık malumat edinmiş olsalardı, dine yenilik sokmak şöyle dursun, onun en sahih şekline rücu ederlerdi".

İslam'ı birilerine beğendirmek için eğip bükmeye, birtakım tavizler vererek beğendirmeye kalkmak, Akif'e göre değildir. Ona göre:

-"Dinin bir kitabı ve Peygamberi vardır. Söylenecek her şey söylenmiştir. Bunların dışında birtakım şeyler söyleyerek İslam'a hurafe sokmak, dini temelinden sarsmaktır, münafıklık alametidir. Alametlerin en berbatı da budur"