Maziden Atiye Diyarbakır (3)
HÜSEYİN ÖZTÜRK
"Beşinci Harem-i Şerifin" tarihine kaynaklardan yolculukla nihayetlendirelim sözü.
Diyarbakır, 639 yılında Hz. Ömer (r.a) döneminde, gerçekleşen fetihle birlikte, İslam medeniyetinin merkezlerinden biri konumuna gelir.
Anadolu ve Kafkaslara yapılan fetihlerle güçlü bir askeri ve idari üs olarak kullanılan Diyarbakır, bu dönemde Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler ve Mervaniler gibi birçok İslam devletinin hâkimiyetine girer.
Emeviler zamanında (661-750) Diyarbakır, bölgenin idari merkezi özelliğini elinde tutarak, Emevi valileri tarafından cami, medrese ve saray gibi yapılar inşa edilir.
Abbasiler döneminde (750-1258) ise bilim, kültür ve sanat alanında önemli bir merkez halini alır. Şehirde birçok âlim, sanatçı ve edebiyatçı yetişir.
11. yüzyılda Türklerin hâkimiyetine girer. 1085 yılında Büyük Selçukluların fethiyle birlikte Diyarbakır artık Türk-İslam kültürünün merkezi olur.
Selçuklular döneminde şehirde birçok cami, medrese, kervansaray ve han gibi yapılar inşa edilir.
12. yüzyılda Artuklu Beyliği'nin merkezi olur. Artuklular da şehirde mimari eserler inşa ederek, Diyarbakır'ı bir kültür ve sanat merkezi haline getirirler.
Bu dönemde inşa edilen Ulu Cami, Diyarbakır'a ve İslam âlemine, "Beşinci Haremi-i Şerifi" ismini aldırır. 13. Yüzyılda ise Eyyubi Devleti'nin egemenliğine girer.
Eyyubiler döneminde şehir, ticari önemini korumayı sürdürür. 13. yüzyılın ortalarında maalesef Moğol istilasına uğrar.
Daha sonra şehir, Akkoyunlu Devleti'nin kontrolüne geçer ve Akkoyunlular, Diyarbakır'ı başkentleri yaparak, büyük ölçüde şehri yeniden imar ederler.
İslam dönemi, Diyarbakır'ın mimari ve kültürel dokusunun zenginleşmesindeki farklılığını halen sürdürmektedir.
Bu devirden kalan camiler, medreseler, hanlar ve hamamlar, şehrin İslam medeniyetindeki yerini göstermektedir.
……………
16. yüzyılda Diyarbakır, Yavuz Sultan Selim zamanında Cihan Devleti Osmanlı