Kar yılı var yılı
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Kar yağmaz, şikâyet edilir. "Barajlar kuruyor, tarım çok zarar görecek, kuraklık her geçen yıl gittikçe büyüyor" gibi benzeri şikâyetler gırla gider.
Kar yağar, yine şikâyet edilir. Karın yağışına terör muamelesi yapılır. "Beyaz Felaket", "Kar Esareti" "Kar Geldi Donuyoruz" gibi korku manşetleri atılır.
Anadolu kar yağışı bekler ve yağdığı zaman şükrederken, büyük şehirlerdekiler karın yağışını afet olarak değerlendirmekte.
Özellikle bir kısım medyanın dili çok bayağı ve kokmuş vaziyette. Bereketten, nimetten yoksun bir dil kullanılıyor maalesef.
Habercilik ahlakından bihaber, sadece en çok izlenme hırsına müptela olan bazı kanallar, hiçbir insani kural tanımadan haber yapmakta ve yaptırmaktalar.
Daha kar yere düşmeden, sanki terör veya bir çatışma bölgesinden haber sunar gibi felaketleri sıralamak, hangi insanlık ve habercilikle bağdaştırılabilir
Haber aktaranların bulunduğu ortam sımsıcak, habere alt yazıyı yazanların üzerinde bir tişört var ve rahat rahat; "Donuyoruz" diye yazabilmekteler.
Haberlere güven duyulmamasının sebebi işte bu ve benzeri vurdumduymazlardır.
.
Kar berekettir. Kar rızıktır, kardan sadece insanlar istifade etmez. Bütün bir canlı varlıklar yararlanır ve onların hayat damarlarıdır.
Kar yağışını felaket olarak isimlendirip, haber yapan ve yaptıranların cep telefonlarından motor kuryelerle istedikleri yiyeceklerin temel gıdası kardır, yağmurdur, rüzgârdır, topraktır.
Anadolu kar yağışını dört gözle ve dualarla beklerken, şehirlerde tehlike olarak algılanması gerçekten tarifi olmayan bir insanlık ayıbıdır.
Eskiler kar yağışını; "Kar yılı var yılı" yahut "Kar senesi var senesi" diye isimlendirirlerdi. Kar yağınca o yılın bereketleneceğini söylerlerdi.
Keşke kar haberlerini "Kar Esareti"